GÜNÜN YAZILARI

Akşener neden Demirel ya da Özal olamadı?

İYİ Parti’nin makul düşünen milletvekilleri ve yöneticileri bu işin çıkmaz olduğunu görüyorlar ve bir siyasi yenilginin parçası olmamak için partilerinden ayrılıyorlar. Meral Akşener, her ne kadar Süleyman Demirel’le siyaset yapmışsa da bir Demirel kıvraklığı gösteremedi. Bir Özal gibi akıntıya karşı yüzebilen, ufkun öte yanını görebilen bir tutum sergileyemedi. Demirel, sağdaki birleştirici güç olarak Türkiye’nin geçmiş 50 yılına damgasını vurdu. İyi kötü. Ancak merkezi bırakmadı. Aşırılıklarla uzlaşsa da kendisi aşırılığın temsilcisi olmadı.

ÇAPA’ya devam (2) Ne olacak bu binaların hali?

“Özellikle Avcılar kampüs binaları (5-6 katlı çoğu kaçak katlar) yıkılıp modern 3 katlı depreme dayanıklı yeni binalar yapılabilirdi. Rektör ve dekanlar, yanlış kararlarla paraları çöpe attı. Bu gerçek 2019 yılında İstanbul’da 5.5 büyüklüğündeki deprem ile ortaya çıktı. Tüm kampüs binaları ağır hasar gördü. Avcılar’daki binalar bu deprem sonrası yıkıldı. Fakülteler sağa sola taşındı; göçmen durumundalar. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin birçok binası yıkıldı. Cerrahi bölümleri Yeşilköy'de bir yerlerdeler. Bazı bölümler iki üç katlı prefabrik geçici yetersiz yapılarda hizmet verebiliyor. Çapa’nın son halini bilmiyorum. Bazı alanları yıkmışlardı. Sizin belirttiğiniz bina da küçük bir depremde yerle bir olabilir. Binaların yıllardır yenileri yapılmıyor.”

Allah’ın gazabı kulun silahı olabilir mi?

Allah’ın gazabı da, rahmeti de, hiçbir kulun kendinden emin biçimde karar verebileceği bir alan değil. Ve “gazap” gibi, Allah ile birlikte düşünüldüğünde oldukça ürkütücü olan bir konuyu, bir silah olarak kullar arası ilişkilerde kullanmak görünürde her ne kadar “öylesine” bir durummuş gibi anlaşılsa da, aslında kulun kendisini bir anlamda, farkında olsun ya da olmasın, Allah’ın yerine koymasıdır. Kul mertebesi için bundan büyük hadsizlik de maalesef azdır.

Türkiye’nin Ruhu: Oğuz Atay yaşasaydı romanını nasıl bitirirdi?

Dünyada ve Türkiye’de bireysel düzeyden toplumsal düzeye yaşadığımız “ahlaki çöküş” üzerine düşünürken, Oğuz Atay’ın 13 Aralık’ta ölümü nedeniyle yarım kalan son çalışması, ki Atay’a göre en önemli romanı olacaktı, “Türkiye’nin Ruhu” aklıma geldi. Yaşasaydı Atay, Türkiye’nin Ruhu’nu bugün nasıl yazar ve bitirirdi?
- Advertisement -

Çapa Tıp Fakültesi’nden izlenimler

Çapa Tıp, iki yüz yıldır hizmet veren, ülkemizin sağlık hizmetlerinin temel taşlarından, öncü kurumlarından. Hastanede tedavi gören bir yurttaş olarak geçirdiğim birkaç günde, Çapa’nın ayakta kalma mücadelesi verdiği izlenimi edindim. Ülkemizin çağdaş dünyaya yüzünü ilk döndüğü kurumlardan olan Çapa Tıp, gerekli özenden mahrum bir evlat gibi. Onun kaderi bizim de kaderimizi yakından ilgilendiriyor. Çünkü bu kurum hem doktorların hem milletin, vatandaşın. Özellikle de özel hastaneye gücü yetmeyenlerin önemli bir kısmı burada tedavi oluyor.

En Son Çıkanlar