Türkiye’de popüler bilim adamlarının ilgileri hiçbir zaman alanlarıyla sınırlı olmadı. Büyük bir cömertlikle sınırsız dağarcıklarını cahil halk kitlelerine açtılar, zavallılar ne sordularsa ciddiyetle yanıtladılar; Fatih’in muazzam dehası, Atatürk’le ilgili her şey, Kanal İstanbul, Vodafone Arena’nın konumu, Göbeklitepe, oyun teorisi… Çoğu aslında birer magazin figürü, uzun zamandır ciddi bilimsel yayınları bulunmuyor. Bir bölümünün geçmişteki işleri de tartışmalı.
Sokak eylemleri ve boykotları sönümlendirmenin bir tercih olduğu anlaşılıyor. Bu tercihin sebebi de tabii gelen anketler. Aslında anketler CHP için kötü değil. Mart ve Nisan anketlerine göre CHP, AK Parti’nin biraz önünde birinci parti şu anda. Ama bu anketlerde daha ilginç bir sonuç var. CHP oylarını artırırken, AK Parti zayıflamıyor. Hatta AK Parti de bir miktar oyunu artırıyor görünüyor. Mart ve Nisan anketlerine göre iki partinin toplam oy oranı yüzde 70’lere dayanmış durumda. Kararsızların oranı hızla düşüyor. Yine İYİ Parti, Zafer, Yeniden Refah ve TİP’in oyları da bu iki partiye doğru eriyor.
Türkiye’nin iki uzun iktidar döneminde (askeri vesayet ve AK Parti) kabaca yüzde 70’i iktidar tarafından denetlenen bir medya evreni yaratıldı. Bu iki dönemde medyanın editoryal çizgisi devlet tarafından belirlendi, yani aslında gazetelerin, televizyonların gerçek genel yayın yönetmeni (GYY) iktidarlardı. Dün öyleydi, bugün de öyle. Tabii spor, magazin, üçüncü sayfa haberleri gibi devletin medyayı ‘özgür’ bıraktığı alanlardan değil büyük siyasi meseleler alanından söz ediyoruz. Ve tabii “GYY olarak devlet ve iktidar” bahsi en iyi Türkiye’nin Kürt sorununa bakarak anlaşılabilir.
Belçika’da geçirdiğim 10 gün içinde hoşgörü ve uzlaşma kültürü sayesinde, en önemlisi de tek bir kişinin ilk ve son söze sahip olmadığı bir yönetim tarzının farklı dil ve kültürlere sahip halklara savaş ve işgallere rağmen istikrar ve refah getirebildiğini yeniden tecrübe ettim. Oysa ülkemiz Belçika’dan farklı olarak 100 yıldan fazla bir zamandır ne savaş ne de işgal gördü. Ancak ne yazık ki Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu dönemde hala demokrasi, hukuk ve refaha kavuşamadık
Türkiye söylediklerinin aksini yapmakta istikrar gösteriyor. Faiz uygulamasında NAS esastır dedikten sonra faizleri yükseltti. Ne zaman ? Ekonomi çökünce akıllar başa geldi. Rusya ve Çin’in başını çektiği Nato karşıtı Şangay Örgütüne üye olmak istedik; vazgeçtik. BRICS adı ile bilinen ve Batı’nın yarattığı G-7 lere rakip kuruluşa üyelik başvurusunda bulunduğumuz yolundaki haberlere rağmen belki de vazgeçtik.