GÜNÜN YAZILARI

Her sabah aynı rutine uyandıran günler ‘mükemmel’ olabilir mi?

Başkaları tarafından onaylanmak, sevilmek, beğenilmek en büyük manevi ihtiyacımız. Fakat bir yandan da zenginlik gibi bir şey; hiçbir düzeyi yeterli olmaz, hep daha fazlası istenir ve bu da bitmez tükenmez bir kaygı kaynağıdır. Peki bunun yarattığı huzursuzluk aşılabilir mi? Tümüyle aşılamaz fakat bazıları başkalarının onayına nispeten daha az ihtiyaç duyar ve dolayısıyla eksikliğinin yarattığı huzursuzluğu daha az hisseder. Onlar kendilerini onaylamış, kendilerinden memnun insanlardır. Böyle insanlar hiçbir rutine bana mısın demez. Mükemmel Günler filminin Hirayama’sı böyle biri.

MET Gala 2024: Zamanın Bahçesi, Kumdan Elbiseler ve Açlık Oyunları

MET Gala tam da zamanın bahçesine ölmeyecek çiçekler ekme iddiasındaki seçkinlerin ve onların geniş halk kitlelerine açılan penceresi denebilecek ünlülerin toplandığı, sanat, moda ve kültür çerçevesinde cicili bicili şeylerle arz-ı endam ettikleri bir etkinlik. Bu gelenekselleşen tören için, maskeli balo ve onun sahte yüzlerinin belki de zirve noktası denebilir. Bu yılki gala gecesi sırasında Gazze’de süren insanlık dramı, Ukrayna’daki savaş, dünyayı saran ekonomik sorunlar da bu tablodaki ironiyi iyice büyüttü. Sosyal medyada da bu durumu hicveden çok paylaşım yapıldı. Hatta MET Gala daveti, Açlık Oyunları filminde seçkinlerin yaşadığı Capitol’e benzetildi ki bu teşbih, acı biçimde çok isabetliydi.

Yeniden Refah Partisi, nereye?

YRP’nin kazandığı başarının muhasebesini hangi faktörlere dayandırarak yapacağı, kendine ileriki dönem için nasıl bir yön tayin edeceği noktasında önem arz ediyor. Zira hala yeni kurulan bir parti için kritik eşik sayılabilecek konularda nasıl bir yapıya bürüneceği cevabı beklenen bir soru olarak karşımızda durmaktadır.

Rüzgarlar yine ters taraftan mı esiyor?

Hollanda’nın Türk Adalet Bakanı, 12 Eylül sonrası Türkiye’den botla kaçmış siyasi sığınmacı bir aileden gelen Dilan Yeşilgöz, ülkesindeki üniversite öğrencilerinin Filistin gösterilerine karşı Kenan Evren gibi tepkiler veriyor.Bu pozisyonun ucu anti-İslamcı, anti-Arap, anti-göçmen bir Avrupa ve Amerika Kemalizmine çıkıyor. Başka çare yok. Türkiye’den bakınca bu protestolar heyecan verici bulunuyor, bonkörce alkışlanıyor ve takdir ediliyor ama Araplarla, Orta Doğu’yla dayanışan, empati kuran Batılı muhaliflerin aksine buradaki muhalifler tam da bunlardan kaçmaya çalışırken yaşanıyor bu protestolar.
- Advertisement -

“Eurovision politiktir”: İsrail ve Filistin, Eurovision’da kozlarını nasıl paylaşıyor?

Eurovision, 160 milyon seyircisiyle dünyanın en büyük müzik şöleni. Her ne kadar yarışmayı düzenleyen Avrupa Yayın Birliği “Eurovision, politik değil” dese de yarışma Bülent Özveren’in “komşu komşuya veriyor” sözüyle özetlenebilecek kadar politik. Rusya ve Belarus, hukuk devletine ve uluslararası hukuka aykırı eylemleri nedeniyle yarışmadan diskalifiye olurken, aylardır Gazze’de binlerce sivili katleden İsrail’in yarışmaya katılmasına izin verildi. Bunun üzerine Filistin’in sesini Avrupalı sanatçılar ve Eurovision hayranları sahneye taşıdı. Kostümlere yazılan “ateşkes, barış, Filistin’e özgürlük” yazıları, bileğe takılan kefiyeler ve İsrail sahne alırken çıkan yuh sesleri. İsrail ve Filistin, bu sene Eurovision’a damgasını vurdu. Yarışmanın galibini de bu tartışma belirleyecek gibi duruyor.

En Son Çıkanlar