Türkiye'nin bugünkü manzarasında korku, artık dışsal bir baskı aracı olmaktan çıkıp içselleşmiş bir varoluş kipine dönüşmüş durumda. Bireyler artık yalnızca tehdit altında oldukları için değil, tehdit altındaymış gibi hissetmeye programlandıkları için susuyor, çekiliyor, geri duruyorlar. Böyle bir vasatta hafıza travmatize oluyor, siyaset anlamdan yoksunlaşıyor ve toplum, ortak gelecek düşünden uzaklaşıyor. Tam da bu noktada, Peckham’ın önerdiği “alternatif tarih” okuması, bir hatırlatma kadar bir çağrı niteliği de taşıyor: Korkuya teslim olmadan, onu tanımak ve aşmak için yeniden düşünmek.
“Aykırı filmler” insanın hafızasında ayrı bir yer ediniyor. Zira bazısını sadece rahatsızlık duyarak değil ona düpedüz maruz kalarak izliyorsunuz. Yedi yıl önce bugün, 23 Kasım 2018’de bir huzurevinde ölen Nicholas Roeg’in filmleri de öyle. Aykırı... 1980 yapımı “Bad Timing: A Sensual Obsession” belki de en sarsıcısı. Konusunu, hikâyesini aktarırken bile o “huzursuz seyrin” etkisine giriyorsun.
Dün yaşananlar göstermiştir ki Türkiye’de bir iktidar değişiminde bir çözüm sürecinin yaşanma ihtimali çok düşüktür. Kürt meselesinin çözümü için gerçek imkan ve fırsat elimizdekinden ibarettir. Devletin ve Devlet Bahçeli’nin bu açılımından daha ilerisi ufukta görülmemektedir. Türkiye’de muhalefetin mevcut ideolojik formasyonundan daha iyisinin çıkması da zordur.
Zohran Mamdani, sadece New York’un ilk Müslüman sosyalist göçmen Filistin akvitisti belediye başkanı değil; aynı zamanda online bir date uygulamasında eşiyle tanışan ilk popüler Amerikalı siyasetçi. Zohran Mamdani ve Suriyeli sanatçı eşi Rama Dujawi, sadece İsrail lobisi ve nobran kapitalizmi değil; tanışma hikayeleriyle tekdüzeleşmiş modern ilişki kültürünü de sarstı. Sağcılardan Hollanda liberallerine, Zohran’dan Dua Lipa’ya birçok ünlü isim ve siyasetçi; ahir zamana inat birbirinin uğraşına, kavgasına, derdine, üretimine saygılı ve meraklı, klişelerden, basmakalıp iletişimden azade özgün ilişkileriyle yeni bir hikaye yazıyor.
CHP’nin bu işin bir parçası olmasının anlamı şuydu: Çözüm sürecinde siyasi partiler, iktidar ve devletin oluşturduğu sistem derine indikçe, risk aldıkça bunun toplum-siyaset ilişkilerine yansıması ihtimali yüksekti. CHP, seçmenini bir tavra davet eder; içindeki milliyetçi ve korumacı kimlik meselesinde her zaman korktuğu ve karşılaştığı engelleri bu şekilde aşabilirdi. Tersini yaptı…
İç siyaseti tercih etti. AK Parti ve MHP’nin İmralı’ya gitme kararı karşısında milliyetçi tepkilere oynadı. Ne kadar fayda sağlar, çok tartışmalıdır. Ama CHP’ye yönelik eleştirilere, siyasetsizliğe son derece uygun bir duruştur.