GÜNÜN YAZILARI

Raf ömrü

Nasıl ki 28 Mayıs’tan sonra Kılıçdaroğlu’nun siyasette ve partisinin başında kalma şansı yok idiyse, 31 Mart’ta tevil edilemeyecek kadar ağır bir yenilgi tattığı takdirde Akşener’in de siyasi kariyerini sürdürme şansı olmayacak. Bitiş çizgisine adım adım ilerliyor Akşener; 1 Nisan, onun siyasi raf ömrünün dolduğu gün olarak tarihe geçebilir.

Bursa, Amed’den ne istiyor?

Şimdilerde Kürtleri yalnızlaştırıp ötekileştirmeye ihtiyaç var ve bu ihtiyacın gerekleri, organize bir görev bölümü içinde yerine getiriliyor. Amed (Diyarbakır) - Bursa gerginliğinin özü, bu ihtiyacın sahnelenmesinden ibarettir. Bilerek isteyerek kamusal alanda görünür olmasını sağlamaktır. Türk tarafının iknası için bir hikâyeye ihtiyaç vardı ve o hikâye de en keskin uçlarıyla 2010 yılında kurgulandı. 2010 yılının sezon sonunda Bursaspor şampiyon oldu. Aynı yıl aynı sezonda Diyarbakırspor küme düştü. Deyim uygunsa hem şampiyonu belirleyen hem de küme düşmeyi kesinleyen vaka, Diyarbakırspor ile Bursaspor arasında oynanan iki maçtı.

Laik siyaset ve laik sosyolojinin bugünlere gelişteki sorumluluğu (1)

2012 yılının ortalarında, başlığı ‘2007’ olan bir kitap çalışmasına başlamıştım. Niyetim, geniş gazete taramalarıyla ‘her şeyin belirlendiği’ o kırılma yılını ve oraya nasıl gelindiğini olgular üzerinden anlatmaktı. Olguları peş peşe sıralayınca doğal olarak karşımıza seçimle gelmiş bir iktidarı ‘kurumlar’ı kışkırtarak hal’etme hikâyesi çıkıyordu, yani bir mağduriyet hikâyesi… Ne var ki kitabın yazımını bitirdiğimde artık bizzat AK Parti birilerini mağdur eden bir iktidar kurmaya başlamıştı ve o koşullarda kitabı yayımlamak içimden gelmedi. Ve aradan 10 yıl geçtikten sonra, Etyen Mahçupyan’ın Gülsüm Ekinci’ye verdiği söyleşide yer alan bir değerlendirme düşüncemi değiştirdi; kitabı, özetleyerek ama bazı ilaveler de yaparak Serbestiyet’te tefrika etmeye karar verdim. Bu dizide, evet, geçmiş yılları hatırlatıyorum fakat iktidar bu geçmişi artık bir mağduriyet öyküsü olarak kullanamaz… Geçmişi, laik siyaset ve laik sosyolojinin bugünlere gelişteki sorumluluğunu hatırlatmak için deşiyorum.

Akşener neden Demirel ya da Özal olamadı?

İYİ Parti’nin makul düşünen milletvekilleri ve yöneticileri bu işin çıkmaz olduğunu görüyorlar ve bir siyasi yenilginin parçası olmamak için partilerinden ayrılıyorlar. Meral Akşener, her ne kadar Süleyman Demirel’le siyaset yapmışsa da bir Demirel kıvraklığı gösteremedi. Bir Özal gibi akıntıya karşı yüzebilen, ufkun öte yanını görebilen bir tutum sergileyemedi. Demirel, sağdaki birleştirici güç olarak Türkiye’nin geçmiş 50 yılına damgasını vurdu. İyi kötü. Ancak merkezi bırakmadı. Aşırılıklarla uzlaşsa da kendisi aşırılığın temsilcisi olmadı.
- Advertisement -

ÇAPA’ya devam (2) Ne olacak bu binaların hali?

“Özellikle Avcılar kampüs binaları (5-6 katlı çoğu kaçak katlar) yıkılıp modern 3 katlı depreme dayanıklı yeni binalar yapılabilirdi. Rektör ve dekanlar, yanlış kararlarla paraları çöpe attı. Bu gerçek 2019 yılında İstanbul’da 5.5 büyüklüğündeki deprem ile ortaya çıktı. Tüm kampüs binaları ağır hasar gördü. Avcılar’daki binalar bu deprem sonrası yıkıldı. Fakülteler sağa sola taşındı; göçmen durumundalar. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin birçok binası yıkıldı. Cerrahi bölümleri Yeşilköy'de bir yerlerdeler. Bazı bölümler iki üç katlı prefabrik geçici yetersiz yapılarda hizmet verebiliyor. Çapa’nın son halini bilmiyorum. Bazı alanları yıkmışlardı. Sizin belirttiğiniz bina da küçük bir depremde yerle bir olabilir. Binaların yıllardır yenileri yapılmıyor.”

En Son Çıkanlar