“Ordunun ibişleşme tehlikesi” ne durumda?
Başlıkta geçen “ordunun ibişleşmesi” tabirini ilk kullanan, emekli kurmay albay ve halen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölüm başkanı Hasip Saygılı olmuştu. Sonrasında da kullanan olmadı bildiğim kadarıyla.Aslında hem bu yazıyı yazmayı aklıma düşüren, hem de Hasip Saygılı’nın yazısını bana hatırlatan şey, daha birkaç gün önce, 10 Ekim’de Polatlı’da gerçekleştirilen aslında gayet rutin bir ateş destek koordinasyonu tatbikatının birçok televizyon kanalından canlı olarak ve uzun uzun verilmesine duyduğum şaşkınlık oldu. Ordunun bir seyir nesnesi olarak araçsallaştırılması gibi bir şeyle karşı karşıyaydık galiba.
Cumhur ittifakı idaresinin Kürtlere uzattığı bu zeytin dalını, “acaba bize karşı bir süreç inşa edilir mi?” endişesiyle karşılayan ve siyasi ufkunu salt muhalefetin seçim zaferine endeksleyen bir muhalif düşünce ufkundan hayır gelmeyeceğini düşünüyorum. Aksine, muhalefetin de bu süreçten fayda edineceğini görmekte fayda var. DEM’in meşrulaşması bugüne kadar kaçak göçek kurduğunuz, ebeveynlerin hışmından korkan genç aşıklar gibi gölgelerde buluştuğunuz ve ekranlar önünde inkar ettiğiniz iletişim zeminini daha sağlıklı ve açıktan kurmanıza imkan verecektir. Sözün özü: DON’T PANIC!
Roelf Meyer, geçmişte Güney Afrika’daki Milliyetçi Parti’nin önde gelen isimlerinden birisi. Gençliğinde de milliyetçi eylemleri yöneten aktif bir militan. İktidardaki rejimi temsilen, daha doğrusu dönemin devlet başkanının özel temsilcisi olarak barış müzakerelerine katılıyor. Onun böyle bir işin başına geçmesi, çevrede epeyce tereddüt yaratıyor. Görüşmeler gizli yapılıyor. Bu arada toplumun tepkisine yol açabilecek bazı radikal kararlar da alınıyor. Örneğin Mandela’nın 27 yıl hapis tutulduğu Rodben Adası’ndan müzakereleri yürütmek üzere şehre getirilmesi tamamen gizli gerçekleşiyor. “Eğer bir anlaşılsaydı her şey mahvolabilirdi” diye anlatıyor Roelf.
Özetle domuzun günahı necisliğidir. Ve her ne kadar necislik dini bir çerçevede anlamını kazanmış görünse de domuzun statüsünü belirleyen şey dini aşan antropolojik bir şeydir. Bu, manevi (kültürel ve kimliksel) ve maddi (bedensel) bir statüdür. Domuz hem haram hem necistir.