GÜNÜN YAZILARI

Filistin: Yıllarca hangi filmleri seyredeceğiz?

Yıllarca Nazilerin Yahudilere yaptığı vahşet filmlere konu oldu. Hala da olmaya devam ediyor. Rusların Ukrayna’ya saldırmasının filmlerini önümüzdeki seneler göreceğiz diye bekliyordum. Kusura bakma Sayın Zelensky. Gaza senin önüne geçmeye aday. On dakikada bir ölen çocukların filmini seyretmeye kalbim yetmez. Filmlerde Netenyahu’yu, Biden’ı ve Blinken’ı kimler oynayacak ? Büyük aktör olmuş olsam bile Netenyahu’yu canlandırmak istemezdim.

Devrimler ve asimetrileri

Cumhuriyetin 100. yılı münasebetiyle, çalıştığım üniversitede de 24 Ekim’de bir panel yapıldı. Teklifçisi, organizatörü, moderatörü ve ilk konuşmacısı konumundaydım. Gecikmeli de olsa, söylediklerimin yer yer oldukça genişletilmiş (söylemek isteyip zaman yetmeyeceği için atladıklarımı da içeren) bir versiyonunu ilişikte sunuyorum: “Türkiye farklı ve zıt mahallelerini aşamadı. Gerçek anlamıyla tek bir toplum olamadı. Cumhuriyetin bütün modernleşme hamleleri ve başarılarıyla birlikte, bu olumsuz mirasını da el’an yaşıyor ve taşıyoruz. Ve sanırım, bu Cumhuriyetin 100. Yılını tam nasıl kutlayacağımızı bilemeyişimize de yansıyor.”

Dior’dan Bella’ya Filistin sansürü

"Bella, Filistin'in özgürlüğü konusundaki net duruşu ve aktivizmi ile biliniyor. Diğer adı Hayriye. Bella, halen devam eden en son İsrail saldırılarında, önce bir süre sessizdi. Daha sonra Bella, Filistin karşıtlarından gelen ölüm tehditlerini ve markaların kendisine yönelik baskısını konu ettiği bir açıklama yaptı; yine de yıllardır yılmadan savunduğu doğruları söylemeye ve Filistin için mücadeleye devam edeceğini söyledi ve Instagram üzerinden Filistin paylaşımlarına hız kesmeden devam etti. Ve bu hafta içi bu sansürcü markalardan birinin Dior olduğuna dair haberler çıktı."

Yerli ve milli olana nasıl karar verilecek?

“Milli”lik kavramı bu kez de Anayasa çiğnenirken çıktı karşımıza. Millilik sırt dönülecek kavram değil. Bu coğrafyada yaşayan insanların “biz” duygusuna ihtiyaçları var. Kısacası sorun kavramın kendisinde değil, nasıl kullanıldığında; politik işlevinde… Kestirmeden konuşmak iyidir. İktidar bu kavramı, muhalefeti, çok sesli tartışmayı susturmak, cezalandırmak için kullanıyor. Yerli ve milli” ise, iddia sahibini çoğunluk rızasından da bağımsızlaştıran, hiçbir ölçülebilir nesnel dayanağa ihtiyaç duymaksızın, yapıp eylediklerini sorgulanamaz kılan bir otorite katına çıkartıyor. Hukukun bağlayıcılığı, temel hak ve özgürlükler, hatta halkın siyasi tercihleri… Bütün bunlar “yerli ve milli” olanın iradesiyle çelişirse birer teferruata dönüşüyor. Millilik iddiası, onu tanımlayana hepsini ezip geçme meşruiyeti sağlıyor. Peki iktidarın milli çıkarlar için en doğru; olabilecek tek geçerli siyaseti geliştirdiğini nereden biliyoruz? Asıl “yerli ve milli” siyaset, kendi kararlarını toplumun tartışmasına açan siyasettir. “Yerli ve milli” kimliğe; o coğrafyada yönetmekle sorumlu olduğu herkesin görüşlerine, siyasi temsiline alan açan siyaset, milli siyasettir.
- Advertisement -

Dağların arasındaki yankı vadisi

Aklıselimle zevkiselim farklı iki kelime… İşleyişi de öyle. Zevkiselimin temelleri daha belirgin, “Aklın yolu bir!” görünen aklıselimden daha karışık işlediği söylenebilir. Ona dayalı değerlendirmeler, “zevk sahibi”ni, beğenilerini -daha doğrudan- akla getiriyor sanki. Özellikle müzik, rüştünü ille de zevkiselim nezdinde kanıtlaması gerekmeyen, o yüksek katta hakkının da yendiğini düşündüğüm bir mesele. “Marş” kadrosuna atanan, etiketlenen şarkılar, türküler de öyle bazen.

En Son Çıkanlar