GÜNÜN YAZILARI

Yolculuklar üzerine

Tekniğin hızla ilerlediği bir çağda hayatın her geçen gün daha da mekanikleştiğinin ve her yanımızı saran modernleşmenin yaşamımızı kolaylaştırmakla birlikte bizi belli kalıplara zorladığının farkındadır Zweig. Ancak mevzu seyahat olunca, şahsiliğimizi muhafaza adına daha direngen olmamızı öğütler.

Kâğıt toplayıcısı Yusuf Bey yalnız değil

İstanbul’da kâğıt ve şişe toplayıcılığı yaparak ailesinin geçimini sağlarken bir anda kendisini Suriye’de bulan Yusuf Bey’in hikayesi bu. Kişilik hakları ve güvenlik konusunda ihtiyaten tam kimlik bilgisini vermeyip, kendisinden Yusuf Bey olarak bahsedeceğiz. İstanbul’da sığınmacıların toplanıp apar topar sınırdışı edildiği son iki-üç yılın hikayesi bu aynı zamanda. Ayrı düşmenin, mağduriyetin, kol kanat germenin, başarılı bir hukuk mücadelesinin ve kavuşmanın hikayesi. Ve sığınmacıların karşı karşıya bulundukları sorunları anlamak bakımından da çarpıcı bir örnek.

Belkıs TV: “Off ülke bana mı emanet? Üff yaa… Allah kahretsin…”

Sude Belkıs’ı insanlar daha çok “Belkıs TV” olarak tanıyor… Herhalde birçoğumuz kendimize ait bir tv kanalımızın olmasını istemişizdir… Gerçi, Sude’nin sahip olduğu “Belkıs TV”, teknik olarak bir TV kanalı değil. Bir sosyal medya kanalı. Ama izdivaçtan seçim sandığına kadar kafanızdaki tüm soru(n)lara yanıt üretmek için uğraşan, formatlar ve öneriler üreten bir platform… “Açılın, Ben Sandık Müteahhitiyim” diye başlayan) videosunu muhakkak görmüşsünüzdür. Bence ona ülkenin siyasi geleceği olmasa bile eğlence kültürü emanet edilmeli. O adeta paralel evrendeki daha modern, daha batılı bir Türkiye’nin televizyon yöneticisi.

Satyagraha

Gandhi’ye göre gerçek güç yok edilemeyen ve yok olmayan güçtür. Yok olan hiçbir şey, gerçek manada güçlü olamaz. Dolayısıyla herhangi bir toplumsal direnişte esas güç, ölmeyecek olan hakikatlerden süzülüp gelir. Adalet gibi, eşitlik gibi, özgürlük gibi amaçlar bu nedenle aynı zamanda araçtırlar. Satyagraha’da araçla amaç birleşir ve tekleşir.
- Advertisement -

Fotoğraf(tan) çekinmek

Dille ilgili yazılarımda “fotoğraf çektirmek” yerine ulusça monte edilen “fotoğraf çekinmek”e girmek istemiyordum. Bildiğimiz şeyler... Lâkin yaygınlığıyla bildik, “espri”sini yitirmesiyle demode gözükse de, aynı nedenlerle değil. Modayla da açıklanamayacak yaman mesele! Üzerinde epey çalışmayı, “derin tespitler”i gerektiriyor. Üstelik fotoğraf çekmenin de, çektirmenin de mesele olduğu bir dönemin son kurbanları, en azından evlatlarıyız. Bu yönüyle bir dil borcu, ağzımdaki bakla.

En Son Çıkanlar