Türkiye halkı barış, huzur ve refahla bağlantısı kurulduğunda, değişmeyecek gibi görünen katı ideolojik ve kimliksel tutumlarını kolayca gevşetebiliyor ve hatta yaralı benliğinin müsebbibi olarak gördüğü Batı’ya bile farklı bir nazarla bakabiliyor. Bu bahiste yakın tarihte yaşanan en çarpıcı örnek Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin (AB) bir parçası olmaya doğru gittiğine inanıldığı dönemde her kesimden insanın bu sürece verdiği destek… AB örneği, yaralı benliğin izalesinin ille negatif bir milliyetçilik üzerinden gerçekleşmek zorunda olmadığını gösteriyor.
Amedspor hemen her maçını, çoğu Süper Lig takımına nasip olmayan kalabalık bir taraftar kitlesinin önünde oynuyor. Takımın iddiası arttıkça, taraftarın sayısı artıyor. Altı haftalık sürede oyun aklı ve performansıyla göz doldurdu. ‘Bu seneyi o sene’ yapmak adına şartlar müsait, seyirci zaten dünden hazır.
Önümüzdeki dönemde AB bir şekilde değişimden geçecektir. Üye sayısı 36'ya çıkabilecek olan bir AB’nin sıklet merkezi iyice Doğuya kayma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Brüksel’deki görevim sırasında o zamanki Konsey Genel Sekreteri eski tüfek Fransız diplomatı Pierre de Boissieu bir görüşmemizde 32 üyeli bir AB’nin 11 üyesinin Balkan, sekiz üyesinin de eski Yugoslav Cumhuriyetlerinden oluşması gerekeceğini, böyle bir şeyi düşünmenin dahi mümkün olamayacağını, bu ülkeler için üyeliğe alternatif formüller bulmak gerekeceğini söylemişti. Böyle formüller şimdiye kadar bulunamadı, çözüm yeni üye almamakta arandı. Ancak Ukrayna savaşından sonra bunun da bir çözüm olmadığı anlaşıldı. Bakalım bu defa başarılı olunacak mı? Bu arada tartışmaların hiçbir yerinde Türkiye’nin adının geçmediğine de tekrar dikkat çekmekte fayda var.
Buzzati Harp Okulundan yeni mezun olmuş bir subayın, Giovanni Drogo’nun, görev aşkıyla dopdolu olmasını bekleyebileceğimiz o taptazecik teğmenin, ilk görev yeri olan sınır kalesine varır varmaz oradan ayrılmak istediğini söylüyordu bize! Bunu şaşırtıcı bir doğallıkla söylüyordu. Üstelik Teğmen Drogo herhangi bir ordunun herhangi bir teğmeni de değildi. Buzzati’nin anlattığı teğmen, faşist Mussolini İtalyası’nın, kudretli Duce’nin ordusunun bir teğmeni idi.
Moda dünyasından son haberler: “2025’te gerçekleşmesi planlanan ay yolculuğunda astronotlar Prada giyecekler. “Devil Wears Prada” malum, astronotların neyi eksik?” “Hugo Boss Sonbahar-Kış 2023 defilesi ilginç bir şova sahne oldu. Techtopia isimli defilede, ünlü robot Sophia da girişte konukları karşıladı ve en önde oturup defileyi izledi.” “Sarah Burton, 2010’dan beri başında olduğu, 1997’den beri yani bütün kariyeri boyunca çalıştığı Alexander McQueen moda evine veda etti. Son defilenin kapanışını yapan süpermodel Naomi Campbell’ın podyumdaki gözyaşları epey konuşuldu.”