GÜNÜN YAZILARI

Türkiye’de Moda Sektörü: “Aradığınız kapsayıcılığa şu anda ulaşılamıyor”

Moda dünyasının, tüketiciye, çoğu zaman sınırlı bir güzellik standardı dayattığını söylesek, herhalde buna kimsenin fazla itirazı olmaz. En azından yakın zamana dek modanın öne çıkan yüzü, vitrini böyleydi. Fakat global moda dünyası süratle demokratikleşiyor. Son on yılda, dünyaca ünlü moda (d)evleri ve yaygın satış ağına sahip hızlı moda markaları, farklı vücut tiplerini, hayat tarzlarını, farklı ırk ve din mensuplarını, yaş almış diyebileceğimiz insanları da anaakım moda görsellerine dahil etmeye ve bu değişimi adeta bir festival havasında kutlamaya başladılar. Peki Türkiye’de? İtalya’dan Brezilya’ya Norveç’ten ABD’ye oluyor; Valentino’dan Fendi’ye, Dolce Gabbana’dan Burberry’ye, Tom Ford’dan The Row’a kadar oluyor ama Elle Türkiye’de olmuyor, Vogue Türkiye’de, Harper’s Bazaar Türkiye’de olmuyor.

Kılıçla kazanılan kıraathane

“Karaca” kıraathaneyi sahibinden kumarla, iskambilde Kılıç Oyunu’yla kazanmış. “Kılıçla kazanmış” tabiri her anlamıyla üzerine oturuyor. Elbette rakibin kazanma ihtimalinin olduğu bir oyun canlanmıyor gözümüzde. Kâğıtta, Okey’de, kumarda “araya alma” deyimini biliyoruz. Argomuzda henüz “çökme” yok ama onun da anlamına vakıfız.

Demirel (II): “Ben Devlet Fikrinin Adamıyım”

Uzun siyasi hayatı, Demirel’in kimlikler arası geçişlerinin bir resmi gibidir. 1965-1971 arasında liberalimsi, 1971-1980 arasında cepheci ve milliyetçi, 1980-1991 arasında kuvvetli bir demokrat, 1991-2000 arasında da giderek artan tonda devletçi Demirel portresi beliriyor karşımızda. Fakat Demirel siyasetinde süreklilik gösteren iki hat vardır. Demirel hangi siyasi siyasi elbiseyi üstüne geçirirse geçirsin, bu hatlardan ayrılmaz…

Akbelen, ağaçlar ve kapitalist gelişme: Sol muhalefetin çocukluk aktivizmi

Akbelen’de görülen ekolojik hareket, kapitalizm sonrası bir tahayyülden ve siyasal bir programdan ziyade kapitalizm öncesi toplumsal nostaljiyi örgütlüyor. Başka bir ifadeyle, post-kapitalist programlar ve yönelimler tasarlamıyor; pre-kapitalist bir doğallık arzusuyla mistisizm üretiyor Ağaçların tinsel krallığı. Doğanın ve giderek dünyanın yok oluşuna dair kıyametçi varsayımlarıyla kapitalizmi mutlak surette olumsuzlayarak vicdanını rahatlatıyor. Aktivizmin teoriye ihtiyacı yoktur; aktivist etkinlik, cazibesi yüksek reddiye biçimleri ile sığ içeriğini perdeler. Aktivist özne, sadece kendi aktivist benliğini yeniden üretir. “Talana karşı mücadele” gibi gösterişçi ama tulûatvarî sözlerle fasit bir döngüye mahkûm olur: Ekonominin yönünü ve gelişme hızını idrâk etmeden kendi ideolojik hızına hız katan bir döngü. Marx, “makinenin kapitalist tarzda kullanımına karşı değil, makinenin kendisine karşı savaşmaya” aptallık demişti.
- Advertisement -

Kafkaslarda Hindistan-Pakistan rekabeti

Sanki Keşmir mücadelesinin devamı gibi Hint-Pakistan rekabeti Kafkaslara taşındı. Türkiye’den sonra Azerbaycan bağımsızlığını Pakistan da tanıdı. İkinci Karabağ harbinde Pakistan, Azerbaycan’a taktik danışmalarda bulunmuştu, şimdi de Çin-Pakistan üretimi olan JF-17 savaş jetlerini satmaya hazırlanıyor. Bunun karşılığında Hindistan ile Ermenistan ile ilişkileri ilerletiyor. Hindistan Ermenistan’a 245 milyon dolar değerinde topçu silahları, anti tank roketleri ve mühimmat sattı. Ermenistan da Delhi’de bir askeri ataşelik açtı. Ermenistan, özellikle Rusya Ukrayna ile uğraşırken Hint yardımına ihtiyaç duyabilir.

En Son Çıkanlar