Bugün, erkek dindarlar 6284 sayılı kanuna sahip çıkan dindar kadınları dehşet içinde izliyor; nereden çıktı bu kadınlar diye soruyorlar kendi kendilerine, bazen de kendilerini tutamayıp küfrediyorlar. Benzer bir şaşkınlığı, mahcubiyetlerinden ötürü ifade etmeseler de seküler kadınlar da yaşıyor olmalı. Türkiyeli kadınların erkek hâkim sınıfına karşı verdiği mücadelede ‘tarihsel yanılgı’nın sonuna gelmiş olabilir miyiz?
Sevdiklerimize karşı iyi olmak için adalete ihtiyacımız yoktur. O asıl sevmediklerimiz söz konusu olduğunda gereklidir ve bizi haksızlık etmekten alıkoyacak olan da sadece odur. Sesi duyulmayanlara, oy hakkı olmayanlara, onların durumunu bile bile kötü davranan, toplumun geri kalanını onlardan nefret ettirmek için uğraşan ve 10 yıl boyunca sabırla nefret biriktiren birinden demokrasi ve adalet beklemek ancak tepkisellikle zedelenmiş bir muhakemenin sonucu olabilir.
İnsanlar neden Şili’de, Meksika’da, Japonya’da ve benzeri ülkelerde olduğu gibi akılcılaştırma fırsatlarından yararlanamıyor? Türkiye’de şehirler neden planlanamıyor?
Mustafa Karataş, yıllardır televizyonlarda dini programlar yapan saygın bir din adamı. Kanal 7’deki programlarıyla geniş bir izleyici kitlesine hitap ediyor. Geçen akşam, aynı grubun haber kanalı ÜLKE TV’deki programının konusu “Ramazan kolisinde neler yer almalı?”ydı. Dümdüz bir Ramazan kolisinde olabilecek temel gıda ürünleri masanın üzerine kondu. Bir hesap makinesi alındı. Tek tek ürünler ve fiyatları yazıldı. Ne lükse girebilecek bir ürün vardı, ne de pahalı markalar. Onların tabiriyle “vasat bir Ramazan kolisiydi” bu...
Bu üç adayın oyu, iki cumhurbaşkanı adayının başa baş bir yarış çıkarmasını bekleyenler açısından merak konusu. Örneğin Fatih Erbakan, Tayyip Erdoğan’ın seçmenlerinden, Muharrem İnce de Kılıçdaroğlu’nun seçmenlerinden oy alabilir. Sinan Oğan’ın hangi taraftan oy çalabileceği ise tartışma konusu. Toplumda değişim enerjisi birikiyor.