Gizli değil, açık, aleni, 100 yıl önce bütün dünyanın gözü önünde altına imza atılmış Meclis’te kabul edilmiş, 100 yıldır herkesin ulaşacağı bir mesafede duran Lozan Anlaşması’nın 38 ve 39’uncu maddeleri bunlar. Üzerinden 100 yıl geçtiği için belki hatırlamak zor olabilir.
Diplomaside taraflardan birisi tam zaferle çıktığını iddia ederse o antlaşma zaman içinde çöker. 1919 yılında Birinci Dünya harbi sonunda Almanya’ya getirilen ağır koşullar nedeniyle Hitler ve sonradan 2’nci Dünya Harbi çıktı. Lozan’da almak için ısrar edip alamadığımız yer Kerkük’tür. Onu da Adalet Divanı kararı ile kaybettik. Lozan Antlaşması 100 yıl sonra ayakta. Belki de ayakta kalan tek antlaşma. Maalesef kutlamayı bile çekişmeler nedeniyle bilemiyoruz. Yazık…
2021’de kaleme aldığı “Cemaat İçeriden Adım Adım 15 Temmuz’a Nasıl Sürüklendi” başlıklı uzun yazı dizisi nedeniyle ‘Cemaatin övündüğü gazeteci’den ‘Cemaat haini gazeteci’ye dönüşen Ahmet Dönmez’in yazdıkları, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Fethullah Gülen’e en yakın isim olan ‘molla’ Osman Şimşek tarafından doğrulandı: “İlk defa burada söyleyeceğim bunu, söylemek ihtiyacı hissediyorum. Biz hizmet hareketi olarak çok büyük bir tuzağa çekildik. Sırtımızdan büyük bıçaklandık, büyük hançerlendik. O şer ekip herkesi mutlaka bir şey olacağına inandırdı.”
AB üyelerinin Türkiye’ye uzun bir aradan sonra yeniden ellerini uzatmakla beraber, herhangi bir adım atmadan önce bir bekle gör yaklaşımı içinde oldukları söylenebilir. Sonuç bildirisine bakılırsa Kıbrıs konusu ve insan hakları meselesi, onlar için en öncelikli konular olarak görülebilir.
İçeride yapılacak reformların iktidar için bedeli çok yüksek olacaktır. Özellikle 2016’dan bu yana inşa edilmiş olan çoğulcu değil çoğunlukçu demokrasi olarak adlandırılabilecek sistemin en azından kısmen geriye döndürülmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekecektir ki iktidarın böyle bir şeye yanaşacağına ben herhangi bir ihtimal vermiyorum. Tabii yanılmak isterim.
Ukrayna harbi ve Wagner’in başı Prigozhin isyanı Putin otoritesini bir ölçüde sarstı. Ama ölümcül bir darbe vurmadı. Nasıl FETÖ kalkışması Erdoğan’a darbe vurmadı ve aksine onu kuvvetlendirdi ise Wagner isyanı da Putin’i kuvvetlendirmiş olabilir. Putin’in Prigozhin’i karşısına alıp konuşması belki de bu güvenden geliyor. İşin ilginç yanı Putin siyasal rakibi Navalni’yi hapsettirmişken isyan eden Wagner’in başının B.Rusya’ya gitmesini kabullenmiştir. Acaba harbin gidişatından memnun olmayan bazı generaller ve halk arasında Progozhin’e sempati var mı?! Harbin gerekliliği ve yönetimi konusunda da askeri kanatta çatlaklar olduğu ortaya çıkmıştır. Wagner kalıntılarını temizlemek zaman alabilir.