GÜNÜN YAZILARI

Kağıt üzerinde akılcılık

Plan şöyle; İmamoğlu 2024 seçimlerine girer ve bir zafer daha kazanırsa, muazzam bir avantaj sağlar. Eğer senaryo bu şekilde akarsa, 2028 yılına İmamoğlu, muhalefetin doğal cumhurbaşkanı adayı haline getirir ve onun adaylığının önünde durmak zorlaşır. Plan, güzel! Peki, hesaplı ve akılcı olduğu izlenimi uyandıran bu güzel plan tutar mı? Plandaki akılcılığın, kâğıt üzerindeki bir akılcılık olduğunu düşünüyorum. Kâğıt üzerinde dört başı mamur bir planın ise, gerçek hayatta ne oranda tatbik edilebileceği belirsizdir. İmamoğlu bakımından cevabını arayan iki temel soru var.

Sorun saatlerde değil, Diyanet

Sanırım Diyanet de cumaya katılımın azaldığının farkında ve bu nedenle son cuma hutbesi cuma namazına katılım üzerineydi. Cuma’ya katılmayı teşvik ediyordu. Eğitim ve çalışma saatlerinin cuma namazına göre ayarlanması gerektiğini söylüyordu. Peki sorun saatlerde mi? Diyanet, esas şu soru üzerine düşünmeli: Dinin emirlerini anlatırken, hutbeden hakkı ve sabrı tavsiye ederken, bu hutbelerin muhatabı sadece toplum mu yoksa, devleti yönetenler de muhatap mı? Aşırı politize olmuş, haftada bir manevi rahatlamaya ihtiyaç duyan insanlar, huzur değil gerilim hissedeceği için Cuma’ya gelmiyor olabilir mi?

Yüksek enflasyon ile nasıl yaşanır?

Yüksek enflasyon altında yaşamak zor bir durumdur. Ancak bu durumda da umutsuzluğa kapılmamak ve mücadele etmek gerekir. Peki, ne yapmalıyız? Yüksek enflasyon altında nasıl yaşanır? Bu sorunun tek bir cevabı yok. Ancak bazı önlemler alarak enflasyondan korunmaya çalışabiliriz. İşte size bazı öneriler

Karadeniz efsaneleri: Çamlıhemşin’de kimler yaşadı, nasıl yaşadı…

Karadeniz, gizemlerle dolu, insandoğa ilişkisi çok özgün bir bölge. Deniz kıyısından dağlara doğru uzandıkça çok değişik inançların, kültürlerin, dillerin iç içe geçtiğini görüyoruz. Bölgenin insanları da bu coğrafyayla uyum içinde, kendine özgü karakterleriyle hep dikkat çekmiştir.
- Advertisement -

Günümüz Atatürkçülüğünün nesi var?

Bugün benimsediği anlamıyla Atatürkçülükte TTT ve GDT’nin saçma sapan kurmacalar olduğu kabul edilse de hala bir hususta hata yapılmaktadır: 1930’ların hemen başında ortaya atılan TTT ve GDT güya ideolojik olarak Türkiye’yi ve Türkleri muasır medeniyet içinde konumlandırmak ve Avrupa’nın saldırgan devletlerine karşı ülkeyi ve milleti müdafaa etmeye yönelikmiş. Hayır, ileri sürülen bu gerekçelerin herhangi bir anlamı yok! Zira ilk gerekçeyle aşırı davranılmış, kantarın topuzu kaçmıştır.

En Son Çıkanlar