GÜNÜN YAZILARI

Gözlemcilikten istifamın öyküsü (Bayram tatlısı niyetine)

Hayatın içinde olanlardan değil kenara ittiklerinden olma korkusu ve herkese değil sadece dar bir mecraya konuşuyor hale düşme endişesi ile gençlik yıllarında insanların içine karışarak dikkatli gözlerle ortalığı süzerdim hep. Bu sebeple her kesimden insanı görebildiğim, duyabildiğim, gözlemleyebildiğim ortamları bir fırsat zemini olarak gördüm. Ama otuzlu yılların nihayetine varmadan, bu gözlemcilikten istifa ettim.

İlter Türkmen’i kaybettik, en önemli hasleti sağduyuydu

Dışişleri eski Bakanlarının en kıdemlisi, uzun kariyeri boyunca ülkemizi birçok görevde temsil etmiş, olağanüstü bir kişiliğe sahip olan eski amirim, çok sevdiğim ve saydığım büyüğüm emekli büyükelçi İlter Türkmen’i uzun bir rahatsızlıktan sonra geçen hafta kaybettik. Sıcak bir İstanbul gününde de uğurladık.

Unutmak yok

Koşulların, bağlamın, çağın kendi değerleri ve akımlarının, zamanın ruhunun… mutlak surette belirleyici olamayacağını (olmaması gerektiğini) teorik açıdan savunmak başka. İnsanın kendi geçmişini adım adım gözden geçirip, nerede neyi yapmaması gerektiğini dürüstçe değerlendirmesi gene başka. İkincisi çok daha zor, felsefî bir “özgür irade” savunusuna kıyasla.

Her Şey Dahil

Türkiye’nin en büyük tatil köylerinde 4-5 bin yatak varmış. Yani sezonda, diyelim ki, 2 bin çalışan da orada yaşıyor. Sadece tüketim tarafında değil demek ki, üretim ve daha çok hizmet tarafında da devasa bir yaşantı silsilesi… Ama bu sefer görünmez olmayı başarabildikleri kadar “iyi” kabul edilen, çoğunluğu en görünür olmayı istedikleri çağda olanlar, yani gençler…
- Advertisement -

Ölüm değil hayat acıtır

Yetişememek, işte bütün mesele… İnsanın son ana kadar pek bilemediği ölüm acısı, hayatı boyunca tüm gecikmişliklerin de sızısı, ağrısı esasında. Yaptıklarından değil yapamadıklarından duyduğu pişmanlıklarına kesilen cezanın infazı. Jack London Martin Eden’ın ağzından son nefesinde “Bu acı ölüm değil, hayattı acıtan” diyor ya, işte ondan.

En Son Çıkanlar