Depremin şerrinden bir hayır çıkması, bir başka ifadeyle depremin ayrıştırıcı değil birleştirici bir işlev görmesi için hukukun surunda gedik açılmasına müsaade edilmemeli. Ayrımcılığı, şiddeti ve başka her türlü hukuksuzluğu yasaklayan kurallar kırılgan gruplara gelince esnetilmemeli. Onları koruyan hukukun herkes için en sağlam güvence olduğu göz ardı edilmemeli. Aksi takdirde, o kazandan taşan nefret hepimizi yakar.
Orada geçirdiğim günler şu an zihnimde haftalar gibi uzun. Crush sendromu dediğimiz ezilme durumunun yarattığı tablo nedeni ile kaybettiğimiz gençler, anneler, babalar, uzuvları kesilmek durumunda kalan çocuklar, yakınlarını arayan insanlar, kimliği belirsiz hastalar, kendisi depremzede olmasına, yakınlarını, çalışma arkadaşlarını kaybetmelerine rağmen çalışmaya devam eden sağlık çalışanları, artık yeğenlerine anne olacak olan teyzeler, halalar, uykusunda hıçkıran, seslenildiğinde korku ile uykusundan fal taşı gibi gözlerini açarak uyanan insanlardı tanık olduğum. Herkes öyle keder içindeydi ki ne isyan edebilen vardı, ne sesi yükselen.
Malum, iktidar ve iktidar basını “acılar üzerinden siyaset yapmak” diye bir pozisyon tarif ediyor ve bu pozisyon sahiplerini susturmak için elinden geleni ardına koymuyor. Eh, yine de “siyaset yapıp” dayak yemeyi göze alan biri hiç değilse dayak yemeye değecek bir konu seçmeli, kendince en önemli başlık üzerinden siyaset yapmalı, değil mi? Ben böyle düşündüğümde, devlet görevlilerini yetki kullanmaya korkar hale getiren yönetim sisteminin büyük deprem karşısındaki performansını didiklemenin en isabetli tercih olacağı kanaatine varıyorum.
15 gün sonra hayat yavaş yavaş normale dönecek. Televizyonlar dizi yayınlarına başlayacak, ünlüler instagram postlarında ihtiyaç listeleri yerine yemek fotoğrafları paylaşacak. Deprem yine unutulacak. Tıpkı 1939’dan beri meydana gelmiş ve binlerce insanı aramızdan almış diğer tüm depremler gibi…Hiçbir iktidar ileride olma ihtimali yüksek bir felakete karşı bugün fazla para harcamak istemeyecek. İzliyor musunuz? İşte bu aynı zamanda bizim de akıbetimizdir.
6 Şubat depremlerinde yıkılan Rönesans Rezidans’ın enkazından depremin 12. günü cansız bedeni çıkartılan Hataysporlu futbolcu Christian Atsu’nun cenazesi dün memleketi Gana’ya götürüldü. Atsu’nun cenazesini Gana’nın başkenti Akra’daki havalimanında gözü yaşlı yüzlerce Ganalı karşıladı. Sadece ünlü bir futbolcu değil, okul yaptıran, yoksul çocuklara yardım eden, mahkûmların kefaretini ödeyip serbest kalmasını sağlayan, yoksulların ameliyat masraflarını karşılayan bir hayırseverdi. İnşaatı tamamlanmamış evlerde büyüdü, yoksul ve zor bir çocukluk yaşadı. Ülkesini yoksulluk sarmalından çıkarmak isteyen Atsu’nun hikâyesi, 2023 yılında dramatik bir sonla yarım kaldı.