GÜNÜN YAZILARI

Osman Hamdi Bey hakkında bilmediklerimiz (I)

Meşhur Osman Hamdi Beyimizin ne doğum ne de ölüm yıl dönümü. E öyleyse bu yazı da nereden çıktı demeyin! Bir kurum bana OHB üzerine bir yazı sipariş etti sonra yetkililer gerekçe göstermemişler ama sanıyorum dile getirdiğim tarihsel “gerçek”ler hoşlarına gitmediği için yayınlayamayız kaydıyla iade ettiler. Ben de aziz ve necip milletim tarihsel “gerçek”lerden mahrum kalmasın “geleceklerini dosdoğru inşa etsinler!” diye yazımı köşeme taşımaya karar verdim.

Antakya’da enkaz güvenliği

Belki eski tarihi doku bir miras olarak yeniden ayağa kaldırılabilir. Bu arada insanlar artık daha sağlam arazilerin olduğu yerlere yöneliyor. Arsuz’un, İskenderun’un yüksek yerlerine evler yaptırmayı planlıyorlar. Öte yandan, depremzedeleri ilgilendiren en kritik kararların seçim sonrasına ertelenmesi, rahatsızlık yaratıyor.

İktidarın kampanyası ve sınırları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kampanyasında üç unsurun öne çıktığı görülüyor. Birincisi, toplumdaki kültürel ve dini/mezhebi kırıklıkların derinleştirilmesidir. İkincisi, muhalefetin gayri-milli ve gayri-yerli diye tanımlanması ve terörle irtibatlandırılmasıdır. Üçüncüsü ise, yeniden inşa ve ihya söylemidir. Acaba seçmen, bu üç sütunlu kampanyaya nasıl tepki verir?

Kuantum Sefiri İnce ve tribünlerin endişeli bekleyişi

“Kuantum diyen bir cumhurbaşkanı” bu defa geniş muhalif seçmen için karanlık tarafa geçmiş bir figür. Onun kuantum deme gücünün seçime olumsuz bir etkisi olabilir mi? İnce’den bir Waldo çıkar mı veya bir Trump? Bir Trump çıkması zayıf bir ihtimal gibi görünüyor. Memleket Partisi’nin, pekâlâ Chatgtp tarafından da yazılabilecek parti programından bile bahsetmiyor İnce. Trump, İnce’den daha fazla şey söylüyordu ve hoşumuza gitmese de kampanyası, söylemleri, vaatleri kendi içinde daha tutarlı ve planlıydı. İnce, bu defa Kuantum demeyi bile vadetmiyor sanki.
- Advertisement -

“Din elden gidiyor” ama bu kez fail laikler değil

Kilise o kadar yoğun biçimde “din benim” dedi ki, kendi yaptığı hatalar dine mal edildi, eleştirilmesi gereken Kilise iken, eleştirilen din oldu. Evet, hayattan tamamen silinip süpürülmedi ama sahibi, hamisi olduğunu, elden gitmemesinin garantörü olduğunu söyleyen Kilise eliyle zayıfladı, geriledi. Şimdi elbette anladığı halde anlamak istemeyecekler için açıklama yapayım, iktidar ve Kilise’yi aynı kefeye koymuyorum. Ancak, şunu söylüyorum; iktidar, dinin sahibi olmadığı halde dinin sahibiymiş gibi yapmaya devam ederse, dinin kaderini kendi kaderine bağlarsa, din benim, ben elden gidersem din elden gider demeye getirirse, kendi yaptığı hatalar dine mal edilir.

En Son Çıkanlar