Cumartesi sabahları yayımlanan yazılarını Cuma günleri gönderdiğinde Roni’yle mutlaka bir mini WhatsApp sohbeti olurdu aramızda. Şimdi dönüp onları tek tek okuyorum yüzümde bir gülümsemeyle. Sanıyorum zaman zaman yapacağım bu işi… 30 Eylül 2022’de “bunlar benim yaşlılık/yaşlanma şiirlerim” diye iki şiir göndermiş, sonrasında da bunu itiyat haline getirmişti. Sorduğumda, “Evet” demişti, “kitaplaştıracağım…”
Gülencilerin nasıl taktikler izledikleri, adalet sistemini nasıl manipüle ettikleri, meşru siyasi mücadelenin dışına çıkmaya ne denli teşne oldukları (17/25 Aralık) 2013’te ortaya çıkmasına rağmen Kemalistler, solcular ve liberaller siyasi mücadelede ahlaki kriterleri kolayca bir kenara koyabildiler. İş 2016 Temmuz’unda darbeye kadar vardığında söz konusu ahlaki zaaf Cemaate destek veren bu kesimleri yıpratmış, halk nezdinde taşıdıkları (az çok) meşruiyeti de bitirmişti…Bu ülkenin geleceğinde radikal bir dönüşüm geçirmediği sürece artık Kemalizm (ve de solculuk ve liberallik) uzun süre anlamlı bir siyasi alternatif oluşturmayacak. Çünkü Kemalistler de solcular da liberaller de demokrat değiller ve henüz olmadıklarını bile fark edemedikleri için yolumuz uzun.
Amerika başkanlık seçimleri her zaman dünyanın en önemli siyasi olaylarından biri olmuştur. Ancak 2024 seçimleri, özellikle de Cumhuriyetçi Parti listelerinde bir ismin öne çıkmasıyla daha da ilgi çekici hale geldi: Donald Trump. Evet, yanlış duymadınız. 2020 seçimlerinde Joe Biden'a kaybeden ve görevden ayrılmak istemeyerek büyük bir krize neden olan Trump, tekrar aday olmayı planlıyor. Peki, Trump'ın bu hamlesi ne kadar gerçekçi? Ve Amerikan halkı ona tekrar şans verecek mi?
Gökkuşağı dekoru yüzünden öğretmenleri işsiz bırakan LGBT karşıtı gazeteler bu milli sevince bir şerh bile düşmek istemeyecekler. Zayıf, başarısız olan LGBT’lilerin tepesine binmeye devam edip, güçlü, başarılı LGBT’lileri kutlayıp, sultan olarak alkışlayacaklar. Yıllardır Bülent Ersoy’u Beştepe’de ağırlayıp, LGBT hakkını savunan iki kırık cümle için genç şarkıcıların konserlerini iptal ettirdikleri gibi. İşte buna da çifte standart diyoruz. Bu kez Batı’nın değil, Doğu’nun çifte standardı bu.
15 Temmuz darbe girişiminin yedinci yıldönümünün öncesinde, 15 Temmuz davalarından birinde dile getirilen bir tanıklık, o gün darbe sahasında sadece Gülencilerin olduğu şeklindeki iktidar anlatısını zora soktu. Geçtiğimiz günlerde bir başka tanıklık Cemaat’in içinden geldi. O tanıklık da Gülencilerin 15 Temmuz’da iradi katılımlarının olmadığı, belki en fazla iktidarın Pensilvanya’nın rağmına hareket eden bazı Gülenci subaylara tuzak kurarak onları darbeye çektiği iddiasını çürüttü.