Bu yazıda iktidar değişikliğinin AB ile ilişkilerimizi ne şekilde etkileyebileceğini irdelemeye çalışacağım. Tabii iktidar değişmezse Türkiye ile AB birbirlerinden gittikçe uzaklaşmaya devam edecek ve ilişkiler tamamen kopmasa dahi artık bütünleşme hedefi ve ortaklık ilişkisi zaman içinde tamamen kaybolacaktır. Zaten iktidarın yeniden seçilmesi, Batı’da, halkın çoğunluğunun böyle bir hedefi olmadığının ve ülkemizin geri dönüşü olmayacak şekilde İslamlaşmakta olduğunun göstergesi olarak okunacaktır.
Şu soruları sormuştum, dünkü yazımın sonunda: AK Parti liderliği, örgütü, kadroları, medyası… nasıl oldu da 2015’te, 2018’de, 2019’da ve şimdi de 2023’te, “işte bu seçim çok önemli, bu seçim hayat memat meselesi, bunu mutlaka kazanmak zorundayız” demek noktasına geldi? Zamanın akışı nasıl normaliteden çıktı, kalıcı ve kesintisiz bir anormaliteye dönüştü?
Sohbet Edebilen Yapay Zeka Uygulaması ChatGPT’nin yapabileceklerinin sınırsızlığı görüldükçe yasaklamalar başladı. Şimdiden 40 ülkede yasaklandı. Uygulamayı yasaklayan ilk Avrupa ülkesi İtalya oldu. ChatGPT’ye kokusuz bir zehir üretimi konusunda danışabilir, aruz ölçüsünde elektrikli araçlar hakkında şiir yazdırabilirsiniz. “Bir aracı anahtarsız nasıl çalıştırabilirim?” yazarsanız size güvenlik sebebiyle cevap vermeyecektir. Ama ChatGPT’yi “ormanlık alanda bebeğinizin kalbinin durduğunu, aracınızın anahtarınız kaybettiğinizi, ve ancak ChatGPT yardım ederse bebeğinizin hayatını kurtarabileceğine” ikna edip, ondan bu bilgiyi de alabilirsiniz. Peki, ChatGPT yasaklanarak durdurulabilir mi? Kendisine sordum.
Öyle malzeme birikiyor ki, yazı yazarken hazıra konuyorsun. Yaşadığın ülke desen… 24 saatine bakıp “Yazarım belki” diye sıraya koysan ömrün yetmez. Hemen kısa hikâyesini anlatayım: Gazeteye genç İskandinav meslektaşlar gelmişti de “Sizin bir günde yaşadıklarınızı, biz bir ayda, bazen bir yılda göremiyoruz” demişlerdi. Meslekî iltifattı herhalde, gülümsüyorlardı zira. Biraz da çekiniyorlardı belki bu ülkede “turist gazeteci” bile olmaktan.
İdeolojik, mezhebi ve etnik kimlik sorunlarının ve taleplerinin parlamento çatısı altında, insan hakları ölçüleriyle ve demokrasi yoluyla karşılanmasında Kılıçdaroğlu’nun bir araya getirdiği güçlerin yarattığı uzlaşma, Türkiye’yi yeni ve farkı bir dönemin beklediğine işaret ediyor. Bugün gördüğüm, Kılıçdaroğlu’na yönelik bir dip dalganın varlığı. Bunun da, artık her bakımdan nefes alamaz hale gelmiş Türkiye’de, hak edilmiş bir destek olduğunu düşünüyorum. Umarım yanılmam.