GÜNÜN YAZILARI

Yeni İttihatçılığın Müsvedde Tarihi’ne dipnot (ve bir anekdot)

Erdoğan zihniyet, kültür ve ideolojik açıdan zaten devlet ve devletçiliğe uzak değildi. Ama Kemalist laik devlet tasavvuru muhafazakârları dışladığı ve (nihayette) aşağıladığı oranda devlete uzak ‘kalmıştı’. Onun dünyasında devlet, onu ‘şu an’ sahiplenenler ‘yanlış’ olduğu için olumsuz bir etkendi. Nitekim tam da bu nedenle Gülen cemaatinin devlete nüfuz etmesi (2003-2010 aralığında) AK Parti için bir ‘yanlışın düzeltilmesi’ anlamına geldi.

Masa yumruklayarak seçim kazanılır mı?

Önce masadaki partileri bir kere daha hatırlayalım. Jobbik, MSZP, DK, LMP, Momentum ve Dialogue. Yani konumuz Macaristan. Altılı ittifak aday seçimi sürecinde kendi kendini yiyip bitirmiş, enerjisini tüketmiş, küskünlükler, dargınlıklarla heyecanını kaybetmiş seçim kampanyasında Orban’a söyleyecek bir şey pek kalmamıştı.

AB ile ilişkiler: Kaybedilmiş bir yıl daha

AB Zirvesinin sonuç bildirgesinde ülkemiz ile ilgili bölümde ilk dikkatimi çeken, Türkiye’de büyük bir başarı olarak takdim edilen ülkemizin adının yabancı dillerde de Türkçe adıyla yer alması kuralına AB kurumlarının uymuş olmasıdır. Bu belgede adı geçen hiçbir ülkenin kendi ülke adlarına ilişkin böyle bir istekte bulunmamış olması da ilginçtir. Ancak 35 sayfalık bu belgede iktidarımızı memnun edecek başka bir noktaya pek rastlamadım.

Elon Musk, otoriterleşiyor olabilir mi?

Elon Musk, geçen hafta New York Times, CNN, Washington Post gibi kurumlarda çalışan 11 gazetecinin Twitter hesabını kapadı. Gazeteciler Musk’ın özel jetinin rotasını paylaşan bir hesabı profillerinde paylaşmıştı. Sonrasında anket açan Musk, 3.5 milyon kişinin oy kullanması ve çoğunluğun “gazetecileri affet” demesi üzerine gazetecilerin hesaplarını geri açtı. Elon Musk, Twitter’in sahibi olduğu Kasım 2022’den beri öngörülemez bir tek adama dönüştü, haklı olarak eleştirdiği önceki Twitter yönetiminin ne kadar kötü özelliği varsa hepsini teker teker benimsedi.
- Advertisement -

İmamoğlu dâvâsı: sağda ve solda, ince hesap, plan ve komplo teorileri

Her yerde geyik muhabbeti. Bazı muhalif aydınlar, bir Sharon Stone sendromuna kapılmış gibi. Hatırlayacaksınız; Temel İçgüdü (1992) filminde, Sharon Stone’un oynadığı Catherine Tramell karakteri sadece katil değil, aynı zamanda olağanüstü zeki bir psikologdur. Zaten üniversitede psikoloji okumuştur ve bilhassa erkekler üzerinde şeytanî bir manipülasyon kabiliyeti vardır. Davranışlarını yüzde yüz öngörebilmekte; kâh şu sözü, kâh bu tavrı, kâh bedeninin orası burasını açıp sergilemesiyle, onlara tamı tamına istediğini yaptırabilmekte; bu sayede hakkındaki soruşturmayı da sürekli rayından çıkarabilmekte, yanlış pistlere sevkedebilmektedir.

En Son Çıkanlar