Geleneksel kalıplar içindeki büyüklük, hiçbir özel çaba, yetenek, emek, ehliyet ve meziyet gerektirmeden sahip olunan bir niteliktir. Misal, yaşının daha büyük olması, erkek olarak doğmuş olması, bir hanedanın evladı olması, bir kişinin ‘büyük’ olarak tanımlanması için pekâlâ yetmektedir. Peki, akıl ve iz’an ile tartıldığında, bu özellikler gerçekten bir kişiyi büyük yapmaya ve başkalarını onun tâbii kılmaya yeterli midir?
İktidar hiç de sofistike planlarla filan değil; Erdoğan’a çok yakışan güdülerle bir hamle yaptı. Kanımca bu hamleye karşı en etkili cevap, Ekrem İmamoğlu’nun ortak aday olarak açıklanması olacaktır. Bunu kamuoyu önünde Kılıçdaroğlu’nun önermesi, iktidarın oyununu tersine çevirebilir. İktidar bu hamlesinden sonuç da alabilir, tam tersine altında da kalabilir. Ateşle oynuyor. Ama ateşle oynayan sadece iktidar değil; Kılıçdaroğlu da ateşle oynuyor. Yapmayın… Elleriniz yanar…
İmamoğlu’nun yapıp ettiklerine bakınca gördüğüm kadarıyla, Olympos’ta yaşayanlardan adaylık için icazet almış olduğunu “varsaydığını” düşünüyorum. Yani İmamoğlu gereken temasları yapmış, “yürü” işaretini almış gibi görünüyor. En azından kendisi öyle görüyor.
Çocuk gelin olayının kritik noktalarını gözden geçirelim. Cinsel istismara uğrayan, tecavüze uğrayan çocuk büyüdüğünde yaşadığı istismarı savcılığa şikayet etmiş. İki yıl önce yaptığı şikayetle ilgili düne kadar bir dava açılmamış. Bu cemaatin bazı çevrelerce korunduğu, her kademede etkili olabildiği şüphesini artırmıyor mu?