GÜNÜN YAZILARI

Nazım Hikmet Yaşar Kemal’in şiirini sevmişti

Yaşar Kemal, 1995 yılındaki bir söyleşimizde Nazım’la ilişkisini anlatırken konu şiire gelince “Nâzım Hikmet, dünyada üç büyük şiir dili var” demişti.“Biri Türkçe, biri İspanyolca, biri Rusça. Öbür diller bu kadar şiire yatkın değildir sanıyorum.” “Sonra bana dönerek, ‘Yaşar, bu yüzden şiiri bıraktığına üzüldüm. Gerçekten bu zengin dilde büyük şiir yapılabilir,’ demişti.” Yaşar Kemal, gençlik yıllarında iyi şiirler yazmış. Sonra vazgeçmiş. Neden şiiri bıraktığını sorduğumuzda, “Nâzım’ı okuduktan sonra,” diye cevapladı.

Resmi ideoloji sivilleşebilir mi?

ürkiye’nin resmi ideolojisinin daha ılımlı, sol yorumlarını biliyoruz, bu aralar daha liberal versiyonları da üretilmeye çalışılıyor ama Nusret Demiral’dan başka türlü bir iktidar pratiğini bilmiyoruz. Bugün mevcut iktidara karşı meşru bir muhalefet pozisyonu olarak yükselen pop-Atatürk sevgisi de Nusret Demiralların, Yekta Güngör Özdenlerin Kemalizm ile aynı şey değil.

Sezon sonu notları

Her sezon başlangıcında yeni heyecanlara açılan yelkenimi üç umutla, beklentiyle doldurur, bunun için dua ederim: Türkiye’de Trabzonspor ve İspanya’da Real Madrid şampiyon olsun. Ve elbette Şampiyonlar Ligi’nin tepesi de Real’in eflatun-beyaz rengine boyansın. 2022, dualarımın kabul gördüğü bereketli bir yıl oldu. 2022’den futbol adına son beklentim, 21 Kasım’da Katar’da başlayacak Dünya Kupası’nı Arjantin’in kazanması. Eğer kupa Messi’nin elinde yükselirse, 2022 dört dörtlük olacak!

Neden Kılıçdaroğlu’nu istemiyorlar?

Cumhurbaşkanı adayı konusunda da iki senedir “Haydi açıklayın” diye bastıran çevre, bu çevre. Anketler, seçmenin her gün bir öncekine göre muhalefete meylettiğini göstermeye başlayınca 'muhalefete yönelim olmuyor' tahlilleri kaçınılmaz olarak sona erdi. Şimdi bu çevrelerin temel hedefi Kılıçdaroğlu’nu aday yapmama/yaptırmama üzerine kurgulanmış durumda.
- Advertisement -

Mavi brandalar

Türkiye’de birçok alanı yeterli derinliklerde inceleyip eleştirebilen zihinler ve eleştiri damarları mevcut. Ordu söz konusu olduğunda ise böylesi bir damarın cılızlığından, hatta belki yokluğundan söz etmemiz gerekiyor. Oysa bu, şehitlerin ruhlarına gösterilen sahici bir hürmetin; onların hayattaki silah arkadaşlarını hayatta tutmaya yönelik yurtsever bir çabanın; ve ölümü değil yaşamı savunan bir yurttaş sorumluluğunun alametleri olarak görülmeli.

En Son Çıkanlar