Joe Biden, 2020 seçimlerini Trump’ı sosyalistlerden, muhalif Cumhuriyetçilere uzanan geniş bir ittifakı kurarak, kendisini ırkçılıkla suçlayan genç bir siyasetçiyi başkan yardımcısı yaparak ve farklı siyasetçilerle ortak mitingler düzenleyerek, Barack Obama gibi eski siyasetçilerle iş birliği yaparak kazanmıştı, yani kendi “masasını” kurmuştu. Bugün 2023 Türkiye seçimlerinde de “Masa”nın kazanması için Altılı Masa’nın herkesin temsil edildiği, güçlü bir birlikteliğin temel alındığı “ortak bir kampanya” yapması şart. Altı parti liderinin farklı illerde farklı seçmen gruplarını ikna etmeye çalıştığı, bütün belediye başkanlarının kentlerinde seferberlik başlattığı, ortak kabine listesinin ve detaylı ortak politikaların açıklandığı bir kampanya seçmene güven verecek, adayın ve masanın kazanmasını kolaylaştıracaktır.
Zamanımızın en büyük dertlerinden biri sizce de yeterince serin olamamak değil mi? İnsanlara, olaylara, fikirlere bir mesafeden bakamıyoruz. Serin ve soğukkanlı olabileceğimiz bir yaklaşımdan sözediyorum. Çok yaklaşmayan bir yaklaşım. Bir şeyler düşünürken, değerlendirirken ara ara kendi bilincimize bile koyabileceğimiz bir mesafe bu.
Senede bir gün kutlanan o mâhut yılbaşılar, bana ertesi gün “N’aber, nasılsın”a “Valla bildiğin gibi, yeni bir şey yok” diyen kalabalıkları da hatırlatıyor. Ve o ezberde mırıldanılan yeni yıl dileklerini… Ki “Allah sağlık, para, aşk versin, âmin”in kısaltması Aspava’yı bizim nesil kafa çektikten sonra rendelenmiş hıyarlı cacık eşliğinde soslu dürüm döner yiyerek biraz ayıldığı sabaha kadar açık mekânlar olarak bilir.
Acilciler de ilkeciler de (bilerek ya da bilmeyerek) ayakları biraz havada, romantik bir ‘modern Türkiye’ hayaline yaslanarak günü geçirmenin peşinde görünüyor. Devlet adına irade koyabilen bir bürokrasinin bugün (ve yarın da) faal olacağını veri olarak aldığımızda ise önümüze gerçek anlamda siyaset yapmanın imkânları açılıyor. Her şeyden önce devlet adına irade koyanlar devletin tümünü içermiyor. Bürokrasi ideolojik ve normatif değerlere bağlılık açısından homojen değil…
Artık seküler milliyetçilik ile dindar milliyetçilik arasındaki fark hemen hemen yok oldu. Sekülerlikle dindarlık arka plana düştü, milliyetçilik azgın bir canavar olarak en önde duruyor, ırkçılık, göçmen düşmanlığı, yabancı düşmanlığı gibi yakın dostlarıyla birlikte.