2010 Anayasa referandumunda ‘Yetmez ama evet’ diyenlere savaş açanların yana yakıla aradıkları radikalizm, jakoben laiklik, gericiliğe savaş açma coşkusu, bilumum kapitalizme ve emperyalizme karşı çıkış ve hatta meşum neo-liberalizmi dermansız bırakacak bir mücadele kararlılığı Kılıçdaroğlu’nda pek yok. Cumhurbaşkanlığını aldıktan sonra sosyalizan bir düzene sıçrama planı da bulunmuyor. Özetle, düzeniçi olmayı hiç mi hiç dert etmiyor. Bu durumda, ona verilen desteğe ne ad vermek gerekir?
Tutkulu insanları, vahşi ve acımasız bir yükselme hırsı ile dolup taşan insanları resmeder Balzac. Onun kahramanları, bir hedef tayin eder ve o hedefe müthiş bir konsantrasyon ile sarılırlar. Gözlerini başka bir yere çevirmezler, yollarından asla sapmazlar. Durgun insanlar, Balzac’ın ilgi sahasının dışındadır; o, kendini baştan aşağı tek bir şeye -aşka, paraya, sanata, cimriliğe, fedakârlığa, politikaya, cesarete vb.- vakfeden insanlarla alakadardır.
Merak ettiğim husus şu: Bir vesileyle bu davalarda sanık ve de müdafi olarak yer almış bizlerin bile unutmaya çaba gösterdiği bir takım hukuk ihlallerini birileri, neden “yokmuş” gibi bir algıya yüklemeye çalışır? Üstelik davanın herhangi bir duruşmasına bile gelmeden, onu izlemeden ve o havayı solumadan. Oysa ceza duruşmalarında sanıkların söylem şekli, ses tonu, jestleri ve mimikleri çok şey anlatır. Bir kanaat edinmek için bile “orada olmak” gerekir.
Mesul makamda olmamanın verdiği cesaretle ben de bir barış planı yaptım. İlk aşamada iki tarafın askerlerinin durduğu hattın iki tarafına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile BM askerleri yerleştirilecek. Fakat çatışmaların durduğu yerlerin Kore ve Kıbrıs gibi donmuş ihtilaf (frozen conflict) haline gelmemesi için Rusya’nın “ilhak” ettiğini ilan ettiği bölgeler ve Kırım 5-10 yıl gibi bir süre için BM yönetimine (vesayet denebilir) devredilecek. Ayrıca, Rusya’nın azınlık haklarının ihlal edildiğini söylediği yerlere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün (AGİT) denetçileri gönderilecek.
28 Şubat günlerinde ordu ve ordu yanlısı medyanın propagandası terör ile irtica işbirliği iddiası üzerine kuruluydu. İrtica terörden daha tehlikeli ilan edilmişti. Ama bununla da kalınmamıştı. Doğrudan Refah Partisi ile PKK ilişkili gösteriliyordu. Genelkurmay’da medyaya ve yargıya verilen ünlü irtica brifinginde uzun uzun bu işbirliği üzerinden durulmuştu...