İmamoğlu’nun yapıp ettiklerine bakınca gördüğüm kadarıyla, Olympos’ta yaşayanlardan adaylık için icazet almış olduğunu “varsaydığını” düşünüyorum. Yani İmamoğlu gereken temasları yapmış, “yürü” işaretini almış gibi görünüyor. En azından kendisi öyle görüyor.
Çocuk gelin olayının kritik noktalarını gözden geçirelim. Cinsel istismara uğrayan, tecavüze uğrayan çocuk büyüdüğünde yaşadığı istismarı savcılığa şikayet etmiş. İki yıl önce yaptığı şikayetle ilgili düne kadar bir dava açılmamış. Bu cemaatin bazı çevrelerce korunduğu, her kademede etkili olabildiği şüphesini artırmıyor mu?
Ana babalar iki çocukla başa çıkamazken, pedagojik formasyonu olup olmadığı bile belli olmayan genç hocaların 70-80 çocukla nasıl başa çıkıp, onları hafızlık gibi oldukça zor bir eğitime motive edeceğini hayal ediyoruz acaba? Bu tür kurslarda uzun yıllarını geçirmiş öğrencilerim var ve maalesef anlattıkları şeyler hiç de iç açıcı değil. (…) Bu çocukların küçücük yaşlarından itibaren hiçbir kız öğrenciyle tanışmadan, arkadaşlık etmeden ergenlik yıllarını geçirirken, tek cinse endeksli ilişkiler ağında sağlıklı bir cinsiyet kimliği edinmeleri nasıl mümkün olacak, düşünen var mı acaba?
“Dün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın grup konuşmasını dinlerken içimden şu geçti: ‘İşte budur...’ Uludere’deki elim olay konusunda, her önüne gelenin küçük, küçücük, mide bulandırıcı bir popülizm yaptığı günlerde, ülkenin başbakanından beklenen ses budur. (...) Evet, Sayın Başbakan. Doğru olanı yaptınız. Siz ordumuzun arkasında durdunuz; biz de sizin arkanızdayız.” (Ertuğrul Özkök, 4 Ocak 2012)
America Abroad Media Ödülleri’nin kurucusu Aaaron Lobel, dizinin Amerikalılar için anlamını şöyle özetledi: “Amerikalıların ‘Bir Başkadır'dan öğreneceği çok şey var. Şu anda ABD, toplumda, politikada ve medyada yoğun bir kutuplaşma yaşıyor. “Bir Başkadır”, televizyonun toplumun farklı kesimlerinin birbirlerine karşı empati kurmasına nasıl yardımcı olabileceğinin en güzel örneğini oluşturuyor.