GÜNÜN YAZILARI

Yaşar Kemal’den bir Türkiye ‘hikayesi’

Kavala davasından 18 yıl mahkûmiyeti temyize giden Mine Özerden, elleri kelepçeli, jandarmalar arasında babasının cenazesine getiriliyor. İzni 4 saat… Yaşar Kemal 17 Ağustos 1967’de Ant dergisindeki röportajında Mine Özerden’in babası Yalkın Özerden’i anlatmıştı: “Kadıköy'den Bostancı minibüsüne biniyoruz. Boyaları dökülmüş, her bir yanı sallanan bir minibüs. Koltukları eskimiş, insanın her yanına batıyor, rahatsız. (Şoför koltuğunda) güleç yüzlü, uzun boylu, azıcık saçları dökülmüş bir genç adam.”

Jakaranda Çukurova’da çiçek açıyor

Adana İşkadınları Derneği Başkanı Berman Mantı, “Jakaranda, biz kadınların da simgesi. Onun kokusunu, renklerini kullanarak parfümler üreteceğiz” diyor. Başkan Soner Çetin, birincisini gerçekleştirdikleri Jakaranda Festivali'ni kalıcı hale getirmeye kararlı. "Kentimizin sembolü Jakaranda olacak, bu bir marka haline gelecek, ağaçları çoğaltacağız" diyor.

Millet İttifakı matematiksel “Kürt realitesini” kabul edecek mi?

Kürt meselesinde Türkiye’nin aştığı zannedilen eşikler siyasette o kadar aşağıya düşmüş durumdaki kayyumlar, HDP’lilere yönelik tutuklamalarla Kürtlerin desteğini kaybetmiş AK Parti, çözüm süreci, Andımız, kamuda Kürtçe kullanımı gibi tartışmalı konularda hala Millet İttifakı’nın iki büyük aktörü CHP ve İYİ Parti’nin önünde. CHP, Kürt masasına bile ancak Doğu Masası diyebildi. İYİ Parti’den henüz Kürt kelimesini duymak nasip olmadı. Yıllarca çözüm süreci karşıtlığı yapmış, Kürt meselesinin varlığını inkar etmiş, en büyük iktidar hayalleri TC’leri, Andımız’ı geri getirmek olan muhalif kitleler için ise Kürt meselesinde hayat 2010’larda durmuş durumda.

Nasıl oluyor?

Kendisini veya aidiyetini ‘seçilmiş’ ve ‘özel’ görmenin veyahut yapıp ettiklerine bir maslahat kılıfı giydirerek ‘amaç adına aracı kutsallaştırmanın’ gelip dayandığı yer, inancın gerektirdiği sınırların sorumsuzca, hatta pervasızca ihlali olabiliyor. Kendisini hesaptan muaf hale getiren seçilmişlik anlayışı, ahlâkî planda ilkelerin çiğnenmesi, amelî planda ise ilâhî emirlerin aşınması yahut aşılması ile sonuçlanıyor. Yakın dönemde bir topluluğun fertlerinde bunu görmüştük. Bugün bir başka topluluğun mensuplarında aynısını görmeye devam ediyoruz...
- Advertisement -

Güven kaybı, ‘gündemi belirleme’yi amaç haline getirdiğinizde başınıza gelen şeydir; Kılıçdaroğlu örneği

Bazı kavramlar, zaman içinde onlara atfettiğimiz olumlu içeriklerinden sıyrıldıktan sonra dahi ‘kıymetlimiz’ olmaya devam edebiliyor. Mesela siyasette ‘gündemi belirlemek’ böyle bir kavram. Muhalefetin öne çıkan cumhurbaşkanı adayları arasında en isabetlisi olan Kemal Kılıçdaroğlu, bir siyasi lider için önemli bir hedef olan gündemi belirlemeyi amaç haline getirdikten sonra ortaya attığı ‘gündem’ler sorunlu olmaya başladı. Kılıçdaroğlu’nun bu çabası bir süredir aleyhine işliyor ve ona duyulan güveni azaltıyor.

En Son Çıkanlar