Neden böyle oluyor diye sormuş ve orada bırakmıştım. Burada iki büyük sorun var. Biri, “kollektif önderlik” yaklaşımlarının niçin kalıcı olamadığı ve tekrar tek adamcılığa dönüldüğü. İkincisi, bu dönüşlerin malzemesini niçin “yolsuzluk”ların oluşturduğu, ya da güçlü lider heveslilerinin niçin “yolsuzlukla mücadele” silâhına sarıldığı ve bunun da işe yaradığı, kullanıcısına zafer getirdiği. Kanımca komünizm komünizm oldukça bundan kurtulması mümkün değil. Çünkü ikisinin de cevabı, Leninist ihtilâlci sosyalizm veya komünizm projesinin esasında; sosyalizmin kendisini daha baştan kapitalizmden nasıl ayırdığı ve tanımladığında yatıyor.
Meslek hayatım boyunca Batıya karşı duyulan antipatinin asker-sivil-siyasetçi yönetici kadroda ne kadar kuvvetli olduğunu her devirde ve her seviyede gözlemlemişimdir. Dünya görmüş, eğitimli, dil bilen ve Batı kültürünü ve hayat tarzını benimsemiş kişiler arasında bu duygunun ne kadar kuvvetli olduğuna hep şaşmış ve kendi kendime izah edememişimdir.
Sayın Putin, devlet adamlarının, politikacıların hata kabul etme konusunda cimri oldukları biliniyor. Halbuki hata kabulü erdemdir. İnsanı küçültmez: aksine… Hatanızı kabul ediniz, yanlıştan dönün. Cimrilik yapmayın. Bize Tolstoy’ların, Borodin’lerin Rusya’sını geri verin.
6 Ocak’ta, 58 yaşındaki İtalyan futbolcu ve teknik direktör Gianluca Vialli’nin dünyadaki vadesi dolarken bizim de gençliğimizden bir yaprak daha düşüp gidiyordu…
Holigan milliyetçilik, ekonomik krizin etkisiyle orta sınıf konumunu giderek yitiren ve yoksullaşan bir sosyolojiye ve çaresizlikten lumpenleşen bir gençlik eğilimine işaret ediyor. Ciddiye alınması gereken bir sosyolojik olgu … Evet, internette bir hayalet dolaşıyor: Seküler milliyetçilik hayaleti…