“Tekrar ediyoruz Sayın İnönü, Cumhuriyet devleti hududları içinde ve mütekâsif olarak asgari sekiz milyon Kürt yaşamaktadır ve bunlar mesela Kıbrıs’taki Türkçe konuşan kitlenin haiz olduğu siyasi, içtimai, harsi ve iktisadi hakları serbestçe kullanmaktan vazgeçtik, kendilerine Kürt diyebilmek, anadillerini serbestçe konuşmak ve okuyup okutabilmek hakkına bile sahip değillerdir.”
Merkez sağda yeni bir rüzgâr ve heyecan ne yazık ki bu koşullarda henüz esemiyor. Buna rağmen ideolojik alt yapısına bakılmaksızın Sayın Yavaş gibi insanlar sadece dürüstlüğü, hizmeti ve apolitikliği ile de ilgi çekebiliyor. Yeni merkeze aday geleceğin potansiyel tabanı, statükoya ve yaşanan derin krizlere radikal kararlarla ve cesaretle karşı duracak siyasi bir irade ve vizyon arayışını beklemektedir.
Kaşıkçı kararıyla Türkiye, hukuk sisteminin bağımsızlıktan ne denli uzak olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. En azından imaj düzeyinde dahi olsa hukuk sistemimizin koruyabileceği asgari düzeyde bir itibar tamamıyla kaybedilmiş, neyin karşılığında yapıldığı bile belli olmayan bu “fedakârlıkla” Türkiye, tüm devlet ağırlığından vazgeçerek sessizce kenara çekilmiştir. Üstelik bu, Suudi Arabistan’la suçluların iadesi gibi yükümlülükler öngören herhangi bir ikili veya çok taraflı uluslararası antlaşma olmadığı hâlde yapılmıştır.
AB ile ilişkilerimizin bugüne nazaran çok daha iyi seyrettiği bundan 13-14 yıl önceki dönemde, Türkiye ile AB sıkı bir iş birliğine girişmiş, benim de eski bir görevimdeyken rol aldığım Nabucco projesi ile Hazar, hatta Orta Asya, Irak ve şartlar el verdiği takdirde İran doğal gazını Avrupa’ya taşıyabilecek 31,5 milyar metre küp kapasiteli bir boru hattının inşası ile ilgili hukuki alt yapı oluşturulmuştu. Proje Rusya tarafından engellendi. Fakat şimdi şartlar yine değişti. Nabucco’yu derin uykusundan uyandırmak için zemin mevcut.
Başlık resimlerim: modern (ama çok titiz çalışan ve bilimsel verilerden hareket eden) savaş tarihi illüstratörlerinin elinden, bazı bozkır atlı göçebe tipleri. Sağdaki görselde, en sağda (1) bir Şyung-nu savaşçısı. Ortada (2) bir Taştık aşiret mensubu. Solda (3) bir Kuşan soylusu. Soldaki görselde, 7. yüzyılın bir Avar süvarisi. Böyle daha onlarcası var, sırf Orta Asya’yı somutlamak bakımından lisans derslerimde gösterdiğim. Fakat şimdi bunların hangileri Türk, hangileri değil? Ya da ne anlamı var, ayırd etmeye girişmenin?