Victor Orban: 1989’da Soros bursiyeri olan, Rusya karşıtı, sivil toplumcu demokrat genç adam nasıl oldu da 2022 yılında Avrupa’nın hasta otoriter adamı haline geldi?
Kılıçdaroğlu, betonlaşmış, demokrasiden uzaklaşmış yapıyla uzun bir hesaplaşma arayışına girdi. Partinin kilit noktalarındaki tutucu devletçi isimler birer ikişer değişti. Eski zihniyetin hakimiyeti giderek azaldı. Kürt meselesi, diğer partilerle ittifaka yönelik yeni bir dil arayışı, muhafazakâr seçmene güven vermeye gayret eden birlikçi denemeler öne çıktı. Tabii Kılıçdaroğlu bir günde bu noktaya gelmedi. Tereddütleri, kararsızlıkları, cesaretsizlikleri…
“Değer odaklı dış politika”nın zirveleri olarak sunulan dış politika hamlelerinden birer birer geri basılırken ortalığı kaplayan sessizliği nasıl açıklayabiliriz? İktidarın dış politikada ahlakı ve vicdanı öncelediği için ortaya çıktığı söylenen “değerli yalnızlık”a bir zamanlar televizyonlardan, gazetelerden övgü düzenler, hadi geçtik hepsini, cesedi bile bulunamamış Cemal Kaşıkçı’nın davasının Suudi Arabistan’a iadesi kararında nasıl bu kadar sessiz kalabiliyorlar?
Videolardaki hocalar ve sosyal medyadaki tartışmalar iki soruna dikkat çekiyor. Birincisi ötekinin yaşam tarzına müdahale sorunu çerçevesinde laik-seküler kesimin endişeleri. Son yıllarda iktidarın din ve milliyet eksenli politikalarının da beslediği bu endişe yerindedir. İkincisi, dinin kamusal alandan beklentilerinin dindarlar arasında doğurduğu fikir ayrışmasıdır. Gelenekçi dindarların, dini, şanlı tarihinde olduğu gibi, kamusal egemenliğine kavuşturma hevesine karşın yenilikçi dindarların onu bireysel özgünlüğüne kavuşturma idealinin oluşturduğu karşıtlık iki kesim arasındaki gerilimi daha uzun süre besleyecek gibi görünmektedir.
Rawest tarafından yürütülen “Diyarbakır İnsan Hakları Algısı” başlıklı araştırmanın katılımcılarına göre en çok kadınların ve Kürtlerin hakları ihlal ediliyor. Onları çocuklar takip ediyor. Kadınlar kadın kimliklerini, erkekler ise Kürt kimliklerini öne çıkarıyorlar. Eğitim düzeyi yüksek olanlar ve gençler, kadınların hak ihlaline uğradığını daha çok ifade ediyorlar. En çok hak ihlalinin devlet, erkekler ve yargı/mahkemeler tarafından yapıldığı belirtiliyor. Polis, medya ve asker, diğer hak ihlalcisi aktörler olarak, bu üçlünün ardından geliyor.