48 bin 400 kelimeden oluşan toplam 244 sayfalık metinde Kıbrıs sorunu sadece 1 yerde küçük 1 paragraf olarak geçiyor. Onda da Kıbrıs sorunuyla ilgili “gelirsek bakarız” şeklinde bir tavır ortaya konarak Erdoğan ve Bahçeli’nin gaz vererek coşturduğu tribünleri yatıştırmak maksadıyla top taca atılıyor.
Bir arkadaşım telefon etti. “6’lı Masa’nın açıklanan programı güzel, demokrasi konusunda net, anlaşılan o ki Kürt meselesini şimdilik metne koymamışlar” dedi.
“Bitti bitecek, dağıldı dağılacak”...
Ulusdevletin kuruluşu ile merkezi yönetimin bir şubesine dönüştürüldüğü için ilk belediyenin, bu yeni yönetim deneyiminin günümüzde unutulan özelliği tepeden, bürokratik veya askeri nedenlerle gerçekleşen bir idari reform değil, doğrudan yerelden ve sivil toplumdan başlayan bir hareket oluşudur.
Yaygın görüşe göre ByLock’çular ikiye ayrılır: a) ‘Morbeyin’ vb programlarla iradeleri dışında uygulamaya girmiş görünenler ve b) gönüllü katılımcılar. Birinciler ‘ByLock mağduru’dur ve mağduriyetleri giderilmelidir, ikinciler örgüt üyesidir ve cezalandırılmalıdır. Ben, ByLock’un ona gönüllü olarak katılanlar için de suç teşkil edemeyeceğini söylüyorum. Bir gizli örgüt, en mahrem sırlarının yüz binlerce kişi tarafından paylaşıldığı bir platform kurar mı?
Kılıçdaroğlu’nun CHP’de sessiz ve süssüz yaptığı değişimin tarihsel değerini, yeni bir siyasetçi tarafından bile sahiplenilemeyen riskini bir kere daha ortaya koyuyor. Siyasi rekabetin şehvetine kapılarak bu değişimin uzun vadede Türkiye için değerini teslim edemeyen ve eski yerli ve milli CHP’yi özleyen AK Partililerin, aynaya bir kere bakmadan geçmişin hayalleriyle mesut yaşamak isteyen Kemalist ve ulusalcıların pek hoşuna gitmese de CHP genel merkezine asılan afiş sahiden tarihi.