GÜNÜN YAZILARI

Türkiye’nin seçimi: Kimin konseri yasaklansın?

Sınırları aşan düzensiz göçmenlere maymun diyen politik neandertallerin orada durmayacağı açıktı.Bu özgüven patlaması sanatçılardan iyi hal kağıdı isteyen bir konser iptalciliği barbarlığına evrildi. Öyle ki 2010 yılında Türkiye’de konser veren U2 bugün Türkiye’de konser vermek istese faili meçhul cinayetlere karşı albüm kapakları ortalığa dökülür ve sahneye çıkış iyi hal kağıdını alamaz.

Milliyetçilerin kaçırdığı dev fırsat

İngiliz arkeolojisinin büyük ustası Colin Renfrew, proto Hint-Avrupa dilinin MÖ 6000-7000 yıllarında Anadolu’da konuşulduğunu savunur. Türk milliyetçiliği yılmamalıdır; “dünyanın yarısının konuştuğu diller Türklerden kaynaklanmaktadır” iddiası ısrarla gündeme getirilmelidir. 1930’larda Güneş Dil Teorisi’yle kaçırılan fırsat bu sefer yakalanmalıdır.

Bir çöküş planı

Gerçekliğe bir yerden değmeyen iddialar, evvela sahibinin güvenilirliğini bitiriyor. Sürekli müracaat edilen bir argümanı her defasında boşa çıkan biri, kaçınılmaz olarak, artık yalancı çobanın kaderini yaşıyor. (…) Muhalefeti dar bir tabana ve mahalle duvarlarına hapseden ideolojik saplantısı yüksek bir siyasetten ne CHP’ye ne de Kılıçdaroğlu’na ekmek çıkar. ‘Erdoğan kaçacak’a bel bağlayan bir siyaset, akıl kârı değil.

Nazım Hikmet’in Aziz Nesin’e nasihati

Aziz Nesin, Nazım Hikmet’le şiir konusunda neler konuşmuştu? Gülerek anlattı: “1951'deki açlık grevi sırasında Nazım Hikmet’i İstanbul’a hastaneye getirmişlerdi. Ziyaretine gittim. O sırada şiirlerimi takma isimle yazıyordum. Şiirlerin benim olduğunu anlamış. Bunları bir daha yazma diye beni uyardı. Yazıların çok güzel, yazmaya devam et ama böyle şiir yazma dedi. Ben yıllar sonra onun ne demek istediğini anlayabildim."
- Advertisement -

“Vur kır parçala, bu maçı kazan”

Bedeline ve üreteceği neticelere bakılmaksızın, ne yapıp edip mutlaka ama mutlaka kazanmak gerektiğini salık veren tavır, siyasete iki yanlı zarar verir: Bir yandan, ahlaki ilke ve kaygıları paranteze alır. Çünkü kazanmak tek düşünce olduğunda; çoğunluktaki arızalara en azından göz yumulması -ve bazen de bunların körüklenmesi- kaçınılmaz hale gelir. Diğer yandan ise bu, siyasetin yanlışlara karşı durma ve ön açma misyonunu da köreltir.

En Son Çıkanlar