Bir parti liderinin oy alamadığı kesimlere helalleşme çağrısı yapmasından rahatsızlık duyanların hem matematikten hem de siyasetten anlamadıkları açık. Halbuki bu kesimlerin oyuna ihtiyaç duyan, onları ikna etmek zorunda olan parti CHP. Tabii ki bu yüzden kendini daha iyi anlatması, helallik istemesi gereken parti de CHP.
79 yıl önce Yahudiler, Ermeniler, Rumlar “Harp zengini bunlar” diye çalışma kamplarına gönderilirken ki vurdumduymazlık, 2021 yılında “harp kaçkını” Suriyeli gençler muz videosu yüzünden gözaltına alınırken, kaçtıkları ülkelerine geri gönderilmeye çalışılırken, Bolu Belediye Başkanı mültecilere suyu, evlenmeyi bile yasaklarken, Kürdistan diyen hapse atılırken sürüyor. Çünkü dönemin şartları...
Viyana kapılarından döneli asırlar oldu ama… “Türkleştirme”, olmadı öz be öz bir refleksle “Türkçeleştirme” merakımız bâki. Lâkin tarihimizde “aranjman”ın yeri ayrı. Bir zamanlar aranjman, millîleştirme sevdalı bünyemizin tam da ihtiyaç duyduğu bir ithalat kalemi. Popüler yabancı şarkılar Türkçe sözlerle tedavüle girip, “Susanna” filan “Ah Fatma” aranjesiyle dizimizin dibine oturunca, bünyeye daha iyi geliyor tabii. Duygu tercümeyle olmuyor, iyice evirip çevirince hissediyorsun.
Devlet bürokrasisi içinden yeni ve büyük sızıntıların beklendiği bu dönemde, bizzat öznesi olduğum bir AİHM davasının hükmünü burada hatırlatmak istiyorum. Nokta dergisinin 14 Nisan 2007’de askeri mahkeme kararıyla basılıp aranması hakkındaki benim ve beş Nokta çalışanının açtığı dava, 19 Ocak 2016’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mahkûmiyetiyle sonuçlandı. AİHM’nin bu kararı, devlet alanından bilgi sızdıran kamu görevlilerinin (whistle-blowers) korunması hakkında önemli vurgular içeriyor.
Solun küçük şiddeti, devletin büyük şiddeti. Solun küçük şiddet fetişizmi; devletin büyük ve gerçek, zalim, ezici ve kahredici şiddeti. Fark ne olursa olsun. Günlerdir düşünüyorum, 12 Mart ve 12 Eylül işkencecilerinin önünü açan, işlerini kolaylaştıran, kendilerini kahraman gibi görmelerini sağlayan hayalleri, ortamı, koşul ve süreçleri.