Trabzonspor birinci bölgesine, dört kişiyle baskı yapan Başakşehir, Trabzonun her vuruşundan sonra geriye koşma zahmetine katlanmadan, uzun topları, toplayarak, Trabzonspor yarı sahasında kalmayı başardı. Ve ister inanın ister inanmayın, bu durum doksan dakika sürdü ve maçın o-o bitmesini de sağladı. Okaka, Visca, Aleksiç ve Gulbrandsen’nin gölge ve yalancı birinci bölge baskısı, Trabzon'u gitar teli gibi germeye yetti.
Erdoğan’ın 15 Temmuz’dan hemen sonra yapmaya başladığı Misâk-ı Millî temalı konuşmalar, içeride izlemeye karar verdiği ve artık sonuçlarını net bir biçimde idrak ettiğimiz politikalarını devlet içinden destekleyeceğini umduğu en katı kesimlere bir ittifak çağrısıydı. Sonrasında olanlar bunu doğruladı: MHP ile ittifak; Kürt sorununu “terör sorunu” olarak tarif etmek ve ona uygun hareket etmek, Kürt siyasi hareketini meşruiyet sınırlarının dışına çıkarmaya gayret etmek; sınır ötesi harekâtlar; bu harekâtlara karşı çıkan yüksek rütbeli askerlerin tasfiyesi; Batı’dan uzaklaşmak, Rusya ve Çin’e yaklaşmak…
“Sen karışma, işine bak.” İyi ama nedir ki siyaset? Özel bir uzmanlık alanı mıdır? Bir profesyonellik midir? Politikacı olmayanlar da her konuda görüşlerini söyleyemezler mi? Yönetmek sadece bu iş için özel olarak yetiştirilmiş “en iyi”lerin hakkı mıdır?
Türkiye toplumunun ana fay hatlarından olan Alevi / Sünni fay hattını önemsizleştirmenin ve sonuçta şeffaf, hesap verebilir bir siyasetin temin edilebilmesinin en önemli adımı belki de Maraş Katliamı gibi bir katliama maruz kalmış Alevi halkının yasını birlikte tutabilmemiz; bu olayları durduramadığımız ve aradan 43 yıl geçmesine rağmen bu konuda bir duygudaşlık yaratamadığımız için mahcubiyet duymamız olabilir.