GÜNÜN YAZILARI

Acaba bu iktidar devletin başarısı mı?

Bazı dindarlar Gezi olaylarından bir çıkarsama yaptı: Laik kesim ile, Kemalistlerle birlikte yürümek mümkün değildi… Erdoğan bu yeni tepkiselliğe sahip çıktı, çünkü pragmatizminin hedefi iktidar odaklıydı. Demokrat eğilimliler büyük ölçüde tasfiye oldu ve Erdoğan ‘tek adam’ konumuna yerleşti. Bu durum devlet için elverişli bir gelişmeydi. Artık karşısında hiç hazzetmediği demokratik potansiyeli olan bir iktidar partisi değil, aksine otoriterliği kişiliğinin parçası kılmış, güçlü bir tek adam vardı. Parti ile anlaşmak, ‘koalisyon’ yapmak zordu, ama derdi iktidarda kalmak olan güçlü bir siyasetçi ile anlaşmak kolaydı.

Meşru zemini güçlendirmek

Eğer HDP’nin her ismi geçtiğinde iman tazeler gibi hemen Öcalan işaret edilir ve “asıl muhatap Öcalan’dır” denilirse, hem HDP’nin siyasi alanı daralır hem de diğer aktörlerin HDP’yi muhatap alma gerekçesi ortadan kalkar. Bunun da ne Öcalan’a ne de HDP’ye bir yararı dokunur.

Laiklik ve Seküliyerlik neyimiz olur? (III)

Bu yazıda Fransa ve Türkiye’deki laiklik uygulamalarını ele alacağım. Osmanlı ve laiklik meselesi bambaşka bir yazı ister. (…) Aralık 2006’da dünyaya bomba gibi bir haber düştü: Yerel belediye Papa II. Jean-Paul’ün heykelini dikti! Ardından büyük bir tartışma koptu. Nasıl olurdu da Fransa’da bir belediye, sınırları içinde bulunan Protestanlar, Ortodokslar, Müslümanlar, Museviler, deistler ve ateistlerden topladığı vergilerle Katolik bir faaliyet için harcama yapabilirdi?

Avustralya ile Fransa’nın arasına denizaltı girdi

Canlı yayında nişanlısının, tüm dünyanın gözleri önünde başkasıyla sözlendiğini öğrenen birinin tepkisini gösteren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avustralya’dan büyük elçisini geri çekti. Silah endüstrisi ciddi iş. Duygusallık lüks. “Denizaltımı almadın” krizini aslında Avustralya başbakanının dünyaya verdiği bir diplomasi dersi olarak görmek de mümkün...
- Advertisement -

Bana pencereni söyle…

Her anlamda ihmal ettik/ediyoruz pencereleri. Hayat sadece uyanınca “ara sıra bazı bazı” bakılan, çeyrek açılan kuşetli pencereleri gibi geçiyor önümüzden. O pencerelere bakıp, dışarıdaki hayata dalmaktan da ürküyoruz bazen. Orada, sadece o kompartımanda seferî, hep turist ihtiyarlamaktan da… Ulaşamıyoruz enerjisine, izafiyet formülüne pencere denkleminin: Bir zaman sonra, insan yaşadıklarından değil yaşayamadıklarından pişmanlık duyar.

En Son Çıkanlar