Sembolik kuruluş tarihi 15 Temmuz 2016 olan yeni rejim başka her şeyin ona tâbi kılındığı bir ‘vizyon’la yola koyuldu: “Make Türkiye Great Again…” Bu, siyasi iktidarla birleşmiş devletin yüz yıldır hayalini kurduğu bir hedefin zamanının geldiğini düşünmesinden kaynaklanan bir ‘vizyon…’ Bu vizyonun sahibi ‘talep’ten hoşlanmıyor, herkesten ‘vizyon’a gönüllü yazılmasını bekliyor, “Seni seviyorum ama benden talepte bulunursan şefkatimi kaybedersin” diyor, tıpkı ataerkil bir baba gibi… Türklere de öyle diyor Kürtlere de öyle diyor.
Kürt sözünün bile yeniden yadırganır hale geldiğini düşündüğümüz bir ortamda, Bahçeli ortaya çıktı ve ezberleri bozarak yeni bir siyasi iklimin öncüsü oldu. Kürt tarafı böyle bir çağrıya hazırdı. Bölgeden güçlü destek geldi. “Öcalan’ı dinlemezler” teorileri, boş çıktı. Umut havası doğunca, bunun zıddı da kaçınılmaz olarak ortaya çıktı. Yeni duruma alışmakta zorlananları da anlayışla karşılayabiliriz. DEM adına ilişkileri yürüten ekibin ikinci İmralı ziyareti sonrası, beklenen açıklama gelmedi. Öcalan, beklenen açıklamayı yapmadı. İmralı heyetinin adada onunla geçirdiği 4 saat konusunda, değişik yorumlar ortalığı kapladı.
Kürtlerin ve Türklerin ayrı ayrı kendilerine gelmeleri aynı zamanda birbirlerine gelmeleri anlamına geliyor. Bu imkan ve fırsat penceresi daha önce bu şekilde açılmamıştı. Türklerin faşizmi, Kürtlerin de fetişizmi terkederek duygusal tepkiler ve ezber formüller yerine kendi spesifik realitelerinin hakkını veren bir analitik ciddiyetle meseleye yaklaşması lazım.
Devrimci (revolutionary) başka, devrimsever veya devrimperest (revolutionist) başka. Bu ayırımı geçmişteki pek çok yazımda yaptım. Bilim (science) ve bilimperestlik (scientism) farkından türettim. Bilimperestlik nasıl yüzeysel bir bilim fetişizmiyse, devrimperestlik de yüzeysel bir devrim fetişizmi demeye getirdim. Fransız Devrimi’yle ve sonrasında asıl Marksizmle alıp yürüdü. 20. yüzyılda tavana vurdu. Ama öncesinde yoktu devrime bu kadar katı, bu kadar dogmatik bir yaklaşım. Amerikan Devriminin kurucu metni, kritik bazı boşluklarına rağmen daha dikkatli, daha nüanslı bir tavrı içeriyordu. Olsa olsa, eksik ve kaygılı bir devrimperestliği söz konusuydu. Bunu olumlu anlamda kullanıyorum.
Henüz ölü sayısı 10 iken ilk haberlerde otelin adı “Kartalkaya’da bir otel”de diye saklandı. Halbuki 1978’de açılan Kartal Otel, (sonra 1998’de Grand Kartal) Kartalkaya’nın ilk oteli. 2019’da ölen kurucusu Mazhar Murtezaoğlu olmasaydı Kartalkaya diye bir yer olmazdı. Bolu’nun üç ünlü turizm markası Varan Tesisi, Koru Otel ve Kartaltepe onun eseri. O yüzden bu büyük felaket, bu ülkedeki ahbap çavuş ilişkilerinin, onun sonucu olan denetimsizliğin masaya yatırıldığı bir hesaplaşmaya dönmeyecek.