Türkiye’nin de bir parçası olduğu AB’nin acil durumlar için kurduğu ağdan bile yine “milli gurur” meselesi yapılıp altı gün sonra yardım istendi. ABD’ye maske göndermekle övünen bir iktidar, 30 ayrı yerde süren yangınlar için komşulardan yardım istemeyi içine sindirememiş görünüyor. Yurtdışından yardım isteyenler mandacılıkla, devletimizi aciz göstermeye çalışmakla suçlanıyor. Benzer çaptaki bir yangın ve deprem karşısında dünyanın her ülkesinin isteyeceği bu yardımları iktidar gurur meselesi yaparken de maalesef yanan yandı.
Bölgeden aldığım izlenimler: Belediye Başkanı Ahmet Aras ve ekibi, kimde hangi araç var, biliyor. Araçların nerede işe yarayacağını biliyor. Devam eden yangınlarla mücadelede ve kurtarma faaliyetinde, belediyeler olağanüstü gayretle çalışarak, çok etkili oluyor. Bu felakette, yerel yönetimlerin önemini de daha iyi anlıyoruz.
Her ne kadar Kabil’deki yönetimi elinde tutan hükümet Batı yanlısı olsa da şehrin üzerine sinmiş Taliban korkusu, kadınlara toplum içinde fazla hayat hakkı tanımıyordu. Taliban kadınların sokağa çıkmalarına, okula gitmelerine izin vermiyordu. Kaldığımız otelde, Afgan kadınların katıldığı bir açık oturum yapılmıştı. Bir ara söz Türkiye’de Cumhuriyet reformlarına ve laiklik meselesine geldi.
Tarih bize insandan milyonlarca yıl önce de orman yangınlarının olduğunu söylüyor. Cam mam, sigara filan daha icat edilmemiş yani! Dinozorun ağzından fışkıran alev de mevzubahis değil! E nasıl oluyor da kendiliğinden yangın başlıyor? Cevap, doğal yollarla ortaya çıkan kıvılcımlarla: Bu aydaki gibi aşırı sıcaklarda yağmur yağmasa da, biz görmesek de düşen yıldırımlarla, yanardağ faaliyetleriyle, ağaçların ‘tutuşma sıcaklığı’ seviyesine ulaşmasıyla, düşen taşların kayalara hızla çarpmasıyla vb çıkan kıvılcım kupkuru otları hemen tutuşturuyor.
Okullara ‘insan’ değil ‘Atatürk milliyetçiliğine bağlı bir Türk’ yetiştirmeyi buyuran bir anayasamız var. Hangi etnisiteden olursa olsun insanı aziz bilen bir müfredat içinde yetişmiyor çocuklarımız. Medya dili hiç bu şekilde değil. Sokakların ve aile meclislerinin dili de değil. Irkçılık bu ülkede hep vardı ama hep görmezden gelindi.