Türkiye’de halk bugün kesinlikle tarih oburudur. Her gün mutlaka her tv kanalında bir hatta aynı kanalda birden fazla tarih programı var. Ayrıca her gün kanallarda tarih dizileri var. Tarih programları doğru bilgi verme iddiasında olsalar da kahir ekseriyeti yanlı ve/ya sansürcü, aşırı miktarda ve aşırı uzun oldukları için bazı hastalıklara sebep oluyorlar. Tarih dizileri ise halkın kurmacaya inanması yüzünden sağlıksız beslenmeye sebep olur.
2002’den sonraki 13-14 yıl boyunca, laik kesimdeki -CHP’nin ana gövdesinin de desteğini alan- sert Amerikan karşıtlığını bugün neden göremiyoruz? Cevap açık: Çünkü ABD artık bu kesimin iç politik hedeflerinin karşısında değil; Erdoğan iktidarını desteklemiyor, tam tersine bu iktidarla büyük bir gerilim yaşıyor. Yani ‘emperyalizm’e karşı tavrı asıl belirleyen şey, herhangi bir siyasi akımın iç politik hedeflerine ‘emperyalizm’in ne dediği; o hedeflere OK dediğinde, o siyasi akımın anti-emperyalizmi bitiyor.
Okul Tıraşı, yatılı bir okulun griliğinin içerisinden sesleniyor izleyiciye. Dışarıda lapa lapa kar yağmasına rağmen kaloriferleri bir türlü yanmayan, buz tuttuğu için revir kapısı açılmayan, aylarca kapıda biriken kara rağmen kapı eşiğine döşenen kaygan fayanslarıyla her içeri girenin canına kasteden, neresinden tutsan elinde kalan bu yapı kaçınılmaz olarak içerisindeki hayatı da kendine benzetmiş görünüyor.
Hayatı yol(da) olan şoförün “şiir”den, “edebiyat”tan medet uman, “dizelenmiş, kafiyeli, veciz” kendi söylemi, tabiri caizse bir yol felsefesi, kültürü var. Müziği, melodisi, bütün bunlarla kendini “ifade tarzı”, “anlatma ihtiyacı” var aynı zamanda. Hayatını o sözlerle kıymetlendiriyor, kitâbesini öyle yazıyor. Ne diyor kamyonun arkasında, “Bu benim şarkım”.
Depoda kuşandım tavuk kostümümü. Neyse ki yüzü açık bırakanlardan değildi. Gagamı özenle burnumun üzerine, göz oyuklarını gözlerimin etrafına yerleştirdim. Kanat ucu şeklindeki eldivenleri ellerime geçirdim. Kendimi eğlendirmeye, neşelendirmeye çalışıyordum bir yandan da. İçine düştüğüm durumun komiğini çıkarmaya uğraşıyordum. Lavabo yanına asılmış ince uzun boy aynasının karşısına geçerken neşeyle gülümsedim. Gülümsememe karşılık vermedi tavuk. Acıklı acıklı kendine baktı.