8 Mart sabahı kahvaltıda buluşmuş iki kadınız ve kahvaltıda Feminist Gece Yürüyüşünün yasaklandığını öğreniyoruz. Bu, ikimizde de bir kararsızlığa yol açıyor. Çünkü kadın yürüyüşü bizim için barışçıl bir yürüyüştü. Kadınlar olarak çoluk çocuk gidebilmeli, şarkılar söylemeliydik. Kadına şiddete karşı yapılan bu yürüyüş öyle şiddetsiz bir ortam olmalıydı ki, genç yaşlı herkes gelebilmeli ve kendini ifade edebilmeliydi. Kahvaltı sonunda birimiz katılmaya, öbürümüz katılmamaya karar veriyor.
Sviatlana’yı dinlerken, Putin’in neden acımasızca Ukrayna’nın tepesine çöktüğü ortaya çıkıyor. Eskiden dünya, Sovyetler Birliği’nin egemenliğindeki sosyalist blokla, ABD yönetimindeki NATO kampı arasında bölünmüştü. Sovyetler, silahlanma yarışında ekonomik olarak iflas etti ve dağıldı.
İstifa eden doktorların yerine yeni mezun doktorlar alırız demek büyük bir birikimi de yok saymak demektir. Binalar yaptırdık, neredeyse her ilçede yeni hastaneler yaptırdık demek sadece ve sadece betona duyulan hayranlıktır. O hastanelerde insanların sağlık sorunlarını çözecek nitelikli sağlık çalışanları olmadığı sürece o binalar sana bakar sen de ona bakarsın.
Dostumuz, arkadaşımız. Kilisenin kapısında gelenleri karşılayanlardan biri, Koço Kalfa’nın oğlu Niko. Kuaför Niko. Mavi Marmara ekibinden AK Parti Adalar İlçe Başkanı Sina Şen… Yücel ve Fatma, şehirden gelmişler. “Bir yıldır tedavi görüyordu. Çok acı çekti babam” diye anlattı kızı Christina. Eşi Alexandra, “Yani’miz yok artık, nasıl dayanacağım?” diyor. Birbirimize sarılıyoruz.
‘Hak’tan ve ‘adalet’ten çok ‘güç’e inananların ya da ‘güçlü’nün karşısında ‘haklı’nın yanında durma cesaretine sahip olmayanların baş vurduğu dil hileleri var. Bunları kullanarak, hem berbat ahlaki pozisyonunuza dışarıdan gelebilecek eleştirileri seyrelttiğinizi düşünüyorsunuz hem de altlarda bir yerde işleyip sizi rahatsız eden vicdanınızın sesini kısmış oluyorsunuz: “Hayır, ben haklının hakkını, mağduriyetini teslim ediyorum, fakat bir de gerçeklik diye bir şey var; ahlaki pozisyon başka ‘objektif analiz’ başka!”