Cemaat ve vakıflarla ilişkili olmayanlar çok pahalıydı. Cemaatlerle ilişkili olanlar, üç öğün yemek dahilken bile çok ucuzdu. 3 yıl önce bir özel yurtta barınma bedeli aylık 1000-1500 lira civarındayken, cemaat ve vakıf yurtlarında üç öğün yemek dahil, ücretler 400-600 lira arasında değişiyordu. Ucuzluğun temel sebebi, bu vakıf ve cemaatlere devlet tarafından “Kamu Yararına Çalışan Kurum” statüsü verilmesiydi.
Bütün suçlama ve iddialara rağmen, muhalefetin yerel seçimlerde elde ettiği başarının önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sirayet etmesinden ciddi endişe duyulduğu hissediliyor.
Kılıçdaroğlu, CHP tabanında çıkabilecek sorunları da dikkate alarak, adımlarını yavaş fakat güvenli atmayı tercih ediyor. CHP tabanının ve CHP’ye yakın bilinen medyanın açıklamayı hızla benimseyip desteklemesi, partideki değişimin net bir göstergesi. Bundan birkaç yıl önce, parti kitlesinin böyle bir yaklaşımı kolayca içine sindirebileceğini düşünemezdik.
Türkiye’yi bu kadar denetimsiz bir şekilde yönetmenin mümkün olmadığını, büyük sorunlar çıkacağını ifade ettik. Bu sisteme geçilirken, denge ve denetim mekanizmaları çok önemliydi. “A tabii denge ve denetim mekanizmaları kurulacak” dediler. 2021 itibarıyla sistem dört yaşına bastı. Bu sistemin ne getirip ne götürdüğünü değerlendirecek olan, seçmen kitlesidir.
Bazı dindarlar Gezi olaylarından bir çıkarsama yaptı: Laik kesim ile, Kemalistlerle birlikte yürümek mümkün değildi… Erdoğan bu yeni tepkiselliğe sahip çıktı, çünkü pragmatizminin hedefi iktidar odaklıydı. Demokrat eğilimliler büyük ölçüde tasfiye oldu ve Erdoğan ‘tek adam’ konumuna yerleşti. Bu durum devlet için elverişli bir gelişmeydi. Artık karşısında hiç hazzetmediği demokratik potansiyeli olan bir iktidar partisi değil, aksine otoriterliği kişiliğinin parçası kılmış, güçlü bir tek adam vardı. Parti ile anlaşmak, ‘koalisyon’ yapmak zordu, ama derdi iktidarda kalmak olan güçlü bir siyasetçi ile anlaşmak kolaydı.