Beşiktaş ve Fenerbahçe çok benzer bir yapıda maça çıktı. Her iki takım da oynamak yerine, oynamamayı amaç edinmişti. Çünkü hakikatten o oyuncuların oynayabileceği bir oyun tasarlanmamıştı. Bir an tasarlandığını varsaysak bile, bunu sahaya yansıtacak olgun bir irade görmedik. Bu yanıyla derbi arızalardan geçilmedi. Söz gelimi her iki takım da geriden hedef ve seçenek gözeterek çıkmayı başaramadı.
2018’de ‘gaslighting’ yılın en popüler ikinci kelimesi seçildi. Karşıdakini manipüle ederek gerçeği, doğru ve yanlışı ve hatta sonunda kendisini sorgulamasını sağlamak demek. Almancası “Zersetsung.” Stasi, muhaliflerin hapse atılması veya öldürülmesinin uluslararası tepki çekmesi üzerine ‘zersetsung’u geliştirmişti. Amaç muhaliflerin kendine güvenini ve kendine saygısını içten çürütmekti. Doğu ve Batı Almanya’nın birleştiği 1990’a kadar yaklaşık 10 bin kişinin ‘zersetzung’a maruz kaldığı kanıtlandı. 140 bin Stasi elemanı ve muhbiri de ‘zersetzung’un başarılı olması için çalışmıştı.
Abdurrahman usta hemen arabanın markasının İzmir’deki ana bayisini aradı parça için… Ellerinde yokmuş ama sipariş verirsek İstanbul’dan getirtebilirlermiş; Sipariş verildi, parçanın o anki kurla fiyatının 5400 lira olduğunu söylediler. Nasıl olsa parçayı aldık, şimdi parasını ödeyeyim dedim ana bayi ‘olmaz’ dedi. Parçanın onlara ulaştığı anda dolar kuru neyse faturayı onun üzerinden düzenleyeceklermiş. İşte o andan itibaren dört gün boyunca beni hop oturup hop kaldıracak ‘kur’ serüvenim başladı.
Ben “sorumluluk meraklısı” kuşağın en sıkı temsilcilerinden bir genç kız hatta kız çocuğu olarak her zaman Cemşit’in tarafındaydım, pek tabii ki. O zamanlar annelerimiz yaşında olan kadınlar da ekseriyetle benim tarafımdaydı. Ama aklımız da Kado’da kalırdı kuşkusuz. Sanki “sevgi” hep böyle biraz buruk bir şey olmalıydı, içerdiği zehir sanki doğasında vardı, kabul etmek gerekirdi gibi…
Kuğu yârinin hasretine dayanamıyor, karlı bir kış günü o “S” boynunu iyice ileri uzatarak Meclis’in üstünden Opera Meydanı’na doğru uçuyor… Uçuşan karda zor seçilen beyaz kanatları, bir hasret türküsünün tablosu gibi. Fellini’nin “Amarcord” filminde kasabaya tarihinde ilk kez lapa lapa yağan karın altında havuz başına konan Tavus Kuşu’na nazire, konuyor Gençlik Parkı’na.