ANALİZLER

Siyaset bilimci Doğan Gürpınar: AK Parti listesinde Hulki Cevizoğlu, Mehmet Ali Çelebi gibi ulusalcı isimleri görmek birçokları için ilginç oldu. Birtakım ulusalcı hassasiyetli insan bugünkü CHP'nin önderlik ettiği muhalefettense otoriter ve laikliğin altını oyan politikalarına rağmen AK Parti'nin ‘milli’ tavrını ehven buluyor. Buna günümüzün jargonuyla yerli milli eksen diyebiliriz. Yerli milliciler, ‘yeni CHP’nin külahı yerine Erdoğan'ın sarığını tercih ediyor.

“İnce'nin oy dokusuna baktığımız zaman, varsayıldığı gibi tümüyle CHP'den gelen seçmenlerin desteğini aldığını söyleyemeyiz. Kamuoyu araştırmalarına göre adeta eşit bir dağılım var. Üçte bir önceki seçimde AK Parti'ye, üçte bir CHP'ye oy vermiş kişiler ve üçte biri de ilk kez oy verecek seçmenler. Yani İnce'nin seçmeni sadece Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına ya da İmamoğlu ve Yavaş'ın aday olmamasına itiraz edenlerden oluşmuyor. Demek ki sistemik bir memnuniyetsizliğin, bir rahatsızlığın merkezi durumunda İnce. Ortada bu sistemik memnuniyetsizliği temsil eden, özellikle genç kuşağın bir kısmını çeken bir siyasi parti varsa burada bir durup düşünmek gerekir.”

Diyarbakır’da Yeşil ve Sol Parti’nin listesinde şehirde tanınmayan isimler çoğunlukta. Listelerde şehrin en iyi bildiği iki isim Cengiz Çandar ve Mehmet Emin Aktar. Ama eski baro başkanı Aktar’ın dokuzuncu sıradan aday gösterilmesine büyük tepki var. CHP’de Sezgin Tanrıkulu’nun sürpriz adaylığı heyecan yaratmadı. Listenin ikinci sırasına DEVA’nın çalışkan il başkanı Cihan Ülsen yerine eski AK Partili vekili Merdanoğlu’nun koyulması da hayal kırıklığına neden oldu. Ensarioğlu ailesinden üç aday çıkması da eleştiriliyor.

Yıldıray Oğur: "CHP'de ittifak parti içi değişime vesile oldu", "İYİ Parti, eski AK Partililere ve Kürtlere açıldı", "DEVA ve Gelecek, Meclis’e kadrolarını sokmayı ittifaka katkıya tercih etti", "AK Parti, ‘asker’ milletvekilleri tercih etmiş", "AK Parti'nin Manisa'dan 'Tahsin Paşa'yı birinci sıradan aday göstermesinin amacı herhalde Erdoğan-Abdülhamit benzerliğini hatırlatmak. Bu tercih, partinin içine düştüğü ruh halini gösteriyor."

Yakın tarihimizin en tartışmalı figürlerinden Ali Kemal’in gazete yazılarının bir bölümünden oluşan ‘Sabah Yazıları: (17 Ekim 1918 – 4 Mart 1919) başlıklı kitap ISIS Yayınları’ndan çıktı. Çalışmada, kitabı yayına hazırlayan Muharrem Varol’un geniş bir değerlendirme yazısı da yer alıyor. Varol’la, 6 Kasım 1922’de İzmit’te bugün hâlâ tam olarak açıklığa kavuşturulamamış bir cinayete kurban giden Ali Kemal hakkında konuştuk: “Ne yazık ki hayatının son on yılı ve ölümünden sonraki on yıllarda Ali Kemal hakkında oluşmuş ya da oluşturulmuş kötü şöhretli imaj, yazıların kıymetini ve kendisinin entelektüel yönünü gölgelemişe benziyor.”