İYİ Parti ülkücü zeminde siyasete başlasa da toplumdaki değişim onları merkeze çekmeye başladı. CHP de bu dönemde katı parti kalıplarından, otoriter ulusalcılıktan sıyrılarak İYİ Parti ile ortak siyasi hedefler oluşturabilecek noktaya gelince, yeni bir çerçeve ortaya çıktı. CHP, oy potansiyelinin ve ideolojisinin sınırları nedeniyle, tek başına merkeze “oturabilecek” bir parti değil. Zaten Türkiye’de çok partili dönem boyunca merkezi asıl olarak sağ partiler doldurmuştur.
HDP ve Kürtler yeni bir tarz-ı siyaset çizgisine dönüp bir üçüncü yol oluşturduklarında, Türkiye siyasetinde bir süredir egemen olan iki kutuplu yapı, yerini çok kutuplu, çoğulcu, daha renkli ve daha demokratik bir yapıya bırakabilir. Bunun yegâne yolu, Kürtlerin ağırlıklarını Ankara merkezli bir siyasetten bölge merkezli bir siyasete kaydırmalarıdır.
Ekonominin hali, muhalefete büyük bir alan açıyor. Lakin muhalefet, ekonomiyi yönetebileceğine dair sağlam bir algı üretemiyor. İçine girilen kıskaçtan ülkeyi nasıl çıkarabileceğine ilişkin açık ve kesin bir mesaj veremiyor, halkta bir güven oluşturamıyor.
Yukarıda gördüğünüz, üç boyutlu bir obje değil, Alman ressam Domenico Remps’in 1690 tarihli bir “trompe l’oeil” (göz aldanması) tablosu. 17. yüzyıl sonlarında nadire odalarının Avrupa’nın her yerinde kazandığı öneme tanıklık ediyor. Bu odaların ziyaretçileri, koleksiyonerlerin dünyayı nasıl algıladığıyla yüzyüze geliyordu.
AK Parti iktidarının yarattığı ekonomik ve siyasal tahribatı onarmak ve yeniden demokratik bir sürece yönelmek için son virajı da artık geçmiş olduğunu düşünenler haksız sayılmazlar.