Aslolan ilkelerdir. Aslolan adalettir, özgürlüktür, merhamettir; menfaatin değil erdemin izini sürmektir, asabiyet değil insaftır ve hakkâniyettir. Aslolan, ‘profesyonel’ veya ‘konjonktürel’ vicdanlılık değil, her hal ve şartta olup biteni vicdanın terazisi ile tartmaktır. Bütün bu ilkeler mucebince bakarsak, başkası yaptığında yanlış olanı, biz yaptığımızda da yanlış olarak tesbit etmek, savunmamak, bilakis yanlışın terkedilmesi için çaba sarfetmek gerekir. Yahut yanlışı bize karşı gözüken bir ülke yapınca ses çıkarıp, bize taraf gözüken bir ülke yapınca savunmaya kalkışmamak gerekir.
Bugün vatandaşların büyük bir kısmı, özellikle daha önce devlete karşı şüpheci ve eleştirel olan dindar kitleler, devlet-millet kaynaşması heyecanıyla içine düştükleri devletperestliğin farkında değiller. Din ve milliyetçilikle kutsallaştırdıkları devletin her kararını, her hatasını, her füzesini, her bir memurunu, polisini, askerini savunmakla, devleti şımartmakla meşguller.
Poker de, hayat da, ölüm de elleri eşit dağıtmıyor. Üstüne bir de kör talih, zalim felek… Azrail can alırken insanın kulağına bir şeyler fısıldar mı bilemiyorum ama bu filmdeki her hikâyede saklandığı yerden çıkıp “Ce-eee” dediğini söyleyebilirim.
Vakti zamanında sigarayla aşırı bir teşrik-i mesaisi olmuş çok sevdiğim ağır entelektüel bir abimin “Hayatımdaki en büyük pişmanlık” diye tarif ettiği sigaradan, bazı bünyelerde yarattığı tahribattan ötürü nefret ettim. Hasılı, sigarayı ya da içimini hoş görecek bir halim yok. Bununla birlikte bazılarının güzel içtiğini söylememe müsaade edin.
The trompe l’oeil painting above, dating to 1690, testifies to the importance that cabinets of curiosities had attained all over Europe by the end of seventeenth century, bringing viewers face to face with the curator’s conception of the entire world.