Sizce başlıktaki söz, Amerika’da yapılmış ve Amerika’nın coğrafyasında gezinen bir televizyon programında, kimin için söylenmiş olabilir? Kim hak etmiştir, haydi tamamını da söyleyeyim, şu “ölünceye kadar zulme boyun eğmeyen bir yerli savaşçı” tarifini?
İyi Parti’nin HDP’ye çektiği kırmızı çizgi, CHP’nin miadını doldurmuş ürkekliği ve lüzumsuz hassasiyeti ile birleşince, son günlerde pek sağlıklı bir görüntü vermiyor. Öyle ki, CHP farklı düşünse bile sözünü kurarken İyi Parti’yi kolluyor; İyi Parti ise MHP’nin suçlayıcı salvolarından korkuya kapılıyor. Geniş bir toplum kesimi muhalefet blokunu desteklediği halde, bu iki parti manâsız ve yararsız bir döngünün içinde debelenip duruyor.
Ramazan Bayramı ve Şeker Bayramı adlandırmasıyla ilgili olarak geçen gün twitter’da bir flood yapmıştım: https://twitter.com/izakyol/status/1264215448624803842.
Konunun güncelliği sebebiyle, gecikmesin diye alelacele bir yazı haline getirdim. Twitter akademik bir platform hiç değil; ben de konunun uzmanı olduğumu iddia etmiyorum. Toplum olarak birbirimizi anlamaya, değişik kesimler arasında kültürel köprüler kurmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu mütevazı çalışma buna birazcık da olsa katkı sağlayabilirse kendimi bahtiyar hissederim.
Görünüşe bakılırsa herkes korona virüsünün zulmü yüzünden birbirini görememekten şikayet ediyor.
Bakalım günümüz insanı sevmekte, bağlanmakta, başkasının hakikatine eğilmekte, insan yükünü taşımakta ne kadar sahici.
Michelangelo...
Bugün muhafazakarlar bu berbat tecrübelerden ders çıkarmayıp, elde ettikleri iktidarda kendilerini devletin sahibi olarak görerek herkese nizam vermeye çalışıyorsa, bunda bu travmalarla yeterince yüzleşilmemesinin, bir daha tekrarlanmayacağı konusunda ortak bir mutabakata varılmamasının, buralardan ilkeler ve prensipler çıkarılmamasının ve bu yüzden herkesin tetikte beklemesinin katkısı büyük.