En can alıcı sahnelerden biri çekip giden kocası Cafer için Hatun’un Nesrin’i suçlaması. Kadınların yuvayı dişi kuş yapar fikrini ruhlarına ne kadar kazıdıklarının göstergesi. Onu kabalık etmekle, kocasını elde tutamamakla, yuvaya emek vermemekle suçlar. Kocası iş aramaya yanaşmasa bile onun gururunu, onurunu yüksekte tutmalı ve bu işi de üstlenmelidir.
Bir anda her şeyin tepetaklak olma ihtimali, iyilerin kötü, kötülerin iyi , kahramanların hain, hainlerin kahraman haline gelme hızı, neyin suç, neyin özgürlük olduğunun sık sık değişmesi Türkiye’nin tekin olmadığı fikrini güçlendiriyor.
Davutoğlu ve Babacan, kimlik siyaseti yapan geleneğin içinden çıkıp, “demokrasi”, “özgürlükler” vurgusuyla yeni bir dil oluşturuyorlar. Babacan “iktidar olsam ilk iş olarak hapisteki düşünceleri nedeniyle tutuklananları serbest bırakırım” diyor. Davutoğlu, Kürt meselesini bir demokrasi meselesi olarak gördüğünü ifade ediyor.
Siz hiç şu küçümsediğiniz KADEM’in son aylarda karşılaştığı kadar yoğun, uzun ve şiddetli bir psikolojik terörle karşılaştınız mı kendi hayatınızda? Özellikle kendi mahallenizden - ya da mahalleniz sandığınız yerden? Ve sonra bir bariyeri, tek bir bariyer de olsa, bir silkinişle, sırf medenî cesaretinizle aşabildiniz mi?
Sözleşme’den yana olanlar ve Sözleşme’den çıkılmasını savunanlar listesi, hükümet içindeki tartışmaları, çatlakları göstermesi açısından ilginç. Daha önce bu kadar açıkça birbirine karşı olan hükümet üyeleri görmemiştik.