Yazarlar

Amedspor iyi değil

Manzara şu; Kaleci Veysel, topu sol stoper Uğur Adem’e veriyor. Uğur Âdem çaresiz bir iki dokunuştan sonra topu ya sağ stoper Veli Çetin’e ya da kaleci Veysel’e yeniden servis ediyor. Kaleciden başlayan ve ikinci bölgeye taşınması gereken, sözüm ona bu açılış pasları, her seferinde yukarda açıklamaya çalıştığım kısır döngü içinde dönüp duruyor. Amedspor’da çok ciddi organizasyon sorunları var. Servet Çetin, transfer ile bu sorunları çözmek yerine takımının organizasyon detaylarına ilgi göstermeli. Takımın belirgin bir ''top bizde oyunu'' yok, aynı şekilde top rakibe geçtiğinde, rakibi, nerede karşılamak gerekir, buna dair de net bir ''alan görüşü'' yok.

Meyyit evinde Gassal

Gassal dizisini izledim. Artıları ve eksileri var. Artıları şunlar: Sadece Müslümanlara özgü bir insan profilini konu edinme cesareti göstermesi. Batı dünyasında karşılığı olmayan bir mahluktur gassal. Tercüme edilemeyecek kadar yerli bir konuyu işleme cesareti diziyi otantik kılıyor. Dizide laiklere bir eleştiri var mı? Ben görmedim. Mafya kadınının namaz konusundaki cehaletinin “aha laikler şöyle böyle temsil edilmiş” diye sunulması diziyi izleyen her akıllı insanın gülünç bulacağı bir iddiadır. Dizi kültürel hegemonya tartışmalarını taşıyamayacak kadar o tartışmanın uzağında bir yapım.

Ferdi gibi sevenler, sevip sevilmeyenler

Ferdi Tayfur, 1993 yılında Gülhane Parkı konserine davet edildiğinde yaklaşık 8-10 yıldır sahneye çıkmıyordu. Sirkeci'ye geldiğinde Gülhane'den Sirkeci'ye doğru gelen bir kalabalık gördü. Konserinin boş olduğunu sanıyordu. O kalabalık, içeri giremeyip geri dönenlerdi. Kendi konserine ambulansla girebildi. 200 bin kişinin en fazla katılım gösterdiği şarkı “Benim gibi sevenler, sevip sevilmeyenler” şarkısıydı. Zaten Ferdi Tayfur’u Ferdi Tayfur yapan asıl bu şarkıydı. Ülkedeki bütün sevip sevilmeyenler kendini bu şarkıda buluyordu. Nasıl unutuldum diye düşünürken Gülhane Parkı konserine 200 bin kişi katılmışsa, ölümüyle milyonlarca Ferdi Tayfur hayranı kendini gösterdi.

El uzatan Bahçeli, duvar ören muhalefet mi olacak?

Seçim kazanmak dışında her gelişmenin altında “bit yeniği” arayarak atılan adımları değersizleştirdiğini zanneden bir bakışın esas zaafı, tam da odaklandıkları seçimleri kazanmada olabilir. Kürtler için bu tarihi ve esas meseleleri dert etmeyen bir siyasal pozisyonlanma neden cazip olsun? İktidar yerine muhalefetle hareket etmelerini zorunlu kılan motivasyon ne olacak?
- Advertisement -

Anadolu romantizmi ve aydınımızın çaresiz halleri

Anadolu, dışarıdan bakıldığında, apolitik bir meydan yeri gibidir; sadece çalışmaktan ve geçim endişesiyle yaşanan bir tabiat mücadelesinden ibarettir. Hayata bağlayan şey, küçük menfaatlerdir. Toplumsal ve siyasal olaylar, kimsenin içinde yer almadığı uzak birer tabiat hadisesi gibi görülmektedir. Siyasal otoriteyle tabiat hadiseleri arasında neredeyse bir fark yoktur. Güneşe nasıl ki karşı çıkılamazsa otoriteye de öylece karşı çıkmamak ve tam bir itaatle işine bakmak gündelik bir rutindir. Oysa, gerçek sahiden bu basitlikte midir? Yakup Kadri’nin Ergenekon’u halkımızı gerçekten tanımak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak.

En Son Çıkanlar