Altman, GPT-5 karşısındaki şaşkınlığını şöyle tarif ediyor:
“GPT-5’e bir e-postayı anlamadığımdan sordum. Modelin verdiği cevap o kadar iyiydi ki, arkamı yaslayıp ‘işte şimdi oldu’ dedim. O an kendimi modelin yanında biraz işe yaramaz hissettim.”
Altman’ın bu samimi itirafı oldukça çarpıcı; insan düzeyindeki bir yapay zekâyı ilk kez net bir şekilde hissettiği an olarak tarihe geçebilir.
Bazen bir hicret, sadece coğrafi değil; ahlaki bir tercihtir. 615 yılında Mekke’den Habeşistan’a uzanan ilk hicret, İslam tarihinde adaletin yönünü tayin etmiştir. Bu yöneliş, sığınılacak yerin yalnız güvenli ya da “bizden” değil, vicdanlı ve adil olması gerektiğini insanlık tarihine kaydeden büyük bir örnektir.
Beşiktaş, rüzgârın her yönden savurduğu bir göçebe çadırı gibi fırtınada tutunmaya çalışırken, Shakhtar, ahşap bir evin canlılığı ve sıcaklığıyla, ilkbahar güneşine yüzünü dönmüş, her topla buluştuğunda neşesini dünyaya yayan bir tablo çizdi. Maç, Arda Turan’ın sahadaki kısa ama büyüleyici dokunuşlarının büyük bir sahneye dönüştüğü, Shakhtar’ın kolektif aklının Beşiktaş’ın dağınık ve parçalı oyun anlayışını 4-2’lik skorla ezdiği bir gece oldu.
Uyduruk bir haber üzerinden “Türkiye Lübnan olmayacak” diyenler veya ulus-sever kesilenler aslında bu özgürleşmeyi hazımda zorlananlardır. Türkiye’nin bir Yunanistan, Italya ve hatta bir G. Kıbrıs olmasına bile fit olacak bu patetik haldeki insanlar, özgürlüğün ne olduğunu bilmedikleri için bağımsız bir ülke olmayı nereye koyacaklarını bilemiyorlar.
Açlıkla susturmak yeni değil. Tarihin tekrar eden motiflerinden biri bu: Roma kuşatmalarında, Stalingrad’da, Yemen’de, Gazze’de… Açlık, düşmanı değil, insanı hedef alan bir yöntemdir. Çünkü açlık sadece fiziki bir yokluk değil; bir hafıza kırılmasıdır. Açlıktan ölen çocuklar yalnızca hayatlarını değil, geleceği, hikâyeyi, direnci de yitirir. Bu yüzden açlık bazen bombadan daha derin iz bırakır. Gazze’de yaşanan, tam da bu sessiz yok ediştir. Un, su, yakıt… Gıda konvoyları sınırda tutuluyor, çocuk mamaları siyasi onaya bağlanıyor. Ve dünya, bunu “karmaşık diplomatik süreçler” diyerek izliyor. Oysa burada karmaşık olan diplomasi değil; sessizliktir.