Başlangıç hızlı ve etkili oldu. Kimi engeller aşıldı, kimi gerekler yerine getirildi.
Bunlar bir bütün hâlinde silahsız, şiddetsiz bir Kürt meselesine, PKK’sız bir Türk siyaset arenasına doğru ciddi bir ilerleyişi gösteriyor.
Eurovision’u düzenleyen EBU, tepkilere rağmen İsrail’i yarışmadan diskalifiye etmedi. Bu karar üzerine; İspanya, Hollanda, İrlanda ve Slovenya yarışmadan çekildi. Diktatörlüklerin, iç savaşların, duvarların, soğuk ve sıcak savaşların sekteye uğratamadığı Eurovision’u İsrail’in yüzsüzlüğü paramparça etti. Boş bırakılan sahnelerin İsrail tarafından hevesle doldurulması, bu sahnelerin neden boş bırakılmaması gerektiğinin en büyük kanıtı. Halkın yoğun ilgisine, Avrupalı seyircilerin özlemine rağmen yarışmadan çekilen Türkiye, Filistin’in sesini ve hikayesini taşımak için Eurovision’a geri dönmeli; Eurovision’u düzenleyen elitlere karşı dünyanın vicdanı sahneye taşımalı.
Bir bilimsel teori, hayranları veya düşmanları tarafından ideolojik olarak sahiplenilebilir, mitleştirilebilir veya belki kutsallaştırılabilir, ancak bu kültürel yansımalar/okumlar onun bilimsel karakterini değiştirmez.
Bu kez yenmek umudu içindeyiz. Fenerbahçe bu maçı kazanır, kazanmalı. Maç başlıyor. Takım her zamankinden farklı bir taktikle oynuyor. Topu Fener kalesiyle orta saha arasına getiriyorlar. Oradan Galatasaray kalesine şişiriyorlar. Rakip takımın savunması daha uzun boylu. Rahatça o topları kesiyor. Halbuki Fener’in oyuncularının top hakimiyeti daha yüksek, yerden ilerleme olanakları daha fazla. Fener taraftarı tedirgin. Oynanan oyundan memnun değil. Seyirci, öfkesini GS tribünlerine yöneltiyor. Örneğin maç dışında bir yerde görseniz “salon beyefendisi” diye adlandırabileceğiniz bir Fener taraftarı ayağa kalkıyor ve saydırmaya başlıyor. Ben bu üslup karşısında şaşkın şaşkın bakıyorum.
PKK militanları bazıları kilometrelerce uzunlukta olan bir kısmı hastane bazıları sosyal tesise dönüştürülmüş ve on yıllardır her türlü askeri operasyona rağmen ellerinde tuttukları mağaralardan ve üs bölgelerinden Irak’ın Türkiye sınırının daha iç kısımlarına doğru çekildiler. Bu adımla MİT, PKK’nın silah bıraktığını hem devlete hem de Meclis’e teyit etti.Bu teyit kritik, çünkü devlet ve Meclis adım atmak için bu teyitin gelmesini bekliyordu. Ve top artık siyasetin ayağında. MİT ayağa pası attı, kaleyi görüp topu ağlara bırakma sırası siyasette…”