Sonuçta, bataklığın kurutulması gerekiyor ve bu, nerede, kim tarafından hazırlandığı belli olmayan etkili eylemlerin önünü almaktan başka, bu gibi eylemlere kaynak oluşturan mahalle çeteleşmesi ve feda eylemleri zincirinin koparılmasını da gerektiriyor. Özellikle Bayrampaşa saldırısı türünden “feda eylemleri” zincirinin kırılmasının yolu da ortada; eylemcinin “ölü ele geçirilme”sinden olabildiğince kaçınılmasından geçiyor.
Türkiye’nin 81 ilinden 12’sinin belediyesini elinde tutan, 11 ilde yüzde 50’nin üzerinde seçmen desteği olan ve toplamda 6 milyondan fazla oy alan bir parti, Suriye’de uygulanabilecek yol ve yöntemlerin bu ülkede uygulamaya konmasına müsaade etmemeliydi. Şüphesiz daha da acı olan, PKK’nın bu yanlışına karşı halen HDP içinden güçlü ve kararlı bir sesin çıkmamasıdır.
Mesele bugünün meselesi değil. Kaybedilen her seçimden sonra, CHP’de bir özeleştiri yapmak yerine değerli olanı takdir edemediği için halkın suçlamanın tabii karşılanması, CHP’deki problemin tarihi arka planının yansıması.
Kandil’in, AK Parti’nin eski yöneticilerini Erdoğan’a karşı destekleme teklifi, son yıllarda uygulanan algı operasyonlarının bire bir aynısı ve devamı. Kandil de Gülen grubu gibi aynı merkezden yönetilen bir yapı olduğundan, paralel yapıyla aynı teknikleri kullanıyor.
Bir erken seçimde MHP ve HDP’nin barajı aşamayacağının, AK Parti’nin 400’den fazla milletvekili çıkartabileceğinin düşünüldüğü günlerdeyiz. Galiba muhalefet 14 yıldır ilk kez bir seçimden önce AK Parti’nin iktidardan uzaklaştırılamayacağını kabullenmiş görünüyor. Yer yer nihilizme varan bu derin umutsuzluk, kimse için iyi değil.