İttihat ve Terakki hükümetinin ve özellikle Balkan Savaşları sonrası, İmparatorluğun Avrupa’daki topraklarından sürülen “öfkeli” Müslüman nüfusun Hıristiyanlık karşıtı nefretinin ve öfkesinin, 1915 Ermeni Soykırımı kararının alınmasında merkezi bir rol oynadığı iddia edilir.
“Zizek hakkında konuşmamız lazım” başlığıyla yazmış Y. Oğur; Kısacık yazının başlığı kadar içeriği de kinayeli hatta kinayeden ibaret. Zizek’in “Türkiye Hakkında konuşmamız lazım” yazısına meydan okuyor. Okuyor da tıpkı Zizek’in de yapmadığı gibi, önerdiğini yapıp konuşmayı başlatmıyor. Zizek’in derdi Türkiye olmadığı gibi onunki de Zizek değil. Zizek’in problemi Türkiye değil, Işid örgütü.
Ne yapacağız? Müthiş bir baskı oluşuyor insanda; herkesin değişen derecelerde bu baskıyı hissettiğini biliyor, hissediyorum. Ama tepkiler zayıf. Yerine göre “duygusal kopuş” vb bir iki basmakalıp lâftan, tarihin tahrip olmasına yapılan yuvarlak referanslardan, “hendek siyaseti” gibi yeni uydurulmuş kavramlardan, PKK sivil alanlardan çekilsin gibi anlamsız çıkışlardan başka kayda değer bir şey yok. Ve tabii bir de sorunun esasına girmeden, nasıl olacağına dair en ufak anlamlı bir şey demeden “barış” diyenler.
Bölge insanı 6-7 Ekim ayaklanmasına rağmen örgüte ve HDP’ye sempatisini yitirmemişti. Fakat mahallelerde hendekler kazılmaya, yollarda barikatlar kurulmaya ve sokaklar kapatılmaya başlandıktan sonra, bölge halkı savaşı ve doğuracağı sonuçları anlamaya başladı. Örgüte ve HDP’ye karşı olan güven azalmış durumda.
Türkiye devletinin IŞİD’i desteklediğini düşünmek için anlamlı bir sebep yok. Tersini iddia edenlerin de bugüne kadar bu konuda makul ve anlamlı izah getirebildiklerine rastlamadım.