Avrupa, 18. yy sonlarında bir kişilik bölünmesi yaşadı. Bu durum sanayi devriminin ardından, kendilerini alıkoyamadıkları emperyalist ve sömürgeci kötülüğün ruhlarında açtığı bir yarıktan kaynaklanıyordu kanımca.
Türkiye’de beş ay içinde seçmen davranışında görülen bu büyük değişiklik, insanların ülkenin içinde bulunduğu durumu bir varlık ve yokluk meselesi olarak algılamasıyla alakalı olabilir.
1 Kasımdan çıkan mesaj net: Kürtler demokratik siyaseti tercih ediyorlar. Siyasi kanalları tıkayanlara da sandıkta tepki gösteriyorlar. HDP’nin geleceği, bu sonucu ne kadar sağlıklı okuyacağına bağlı.
Kürt seçmen savaşa karşı oy kullanıyor. 7 Haziran'da savaşın sona ermesi için HDP'nin güçlenmesinin gereği üzerine oy kullandı. 1 Kasım'da ise "bu savaşı ancak AK Parti bitirebilir" diye oy kullandı.
PKK’nin tekrar şiddet ortamına dönüş yapması HDP’yi kalbinden vurdu. Eğer seçimler 1 Kasım gibi erken bir tarihte değil de biraz daha geç yapılsaydı, HDP baraja dahi takılabilirdi. Çünkü Kürt halkı, hak ve özgürlük dâvâsının Türkiye’de şiddet unsuru kullanılarak elde edilebileceği dönemin kapandığına inanıyor.