Demirtaşlar ile Bayık ve Kalkanlar arasındaki ayrılık derinleşirse, aydınları ve ergenleriyle Türk solculuğu ne yapacak? Ayaklanmacılığı, devirmeciliği, teorik “silâhlı mücadele” yanlılığı, “bizim yapamadığımızı bari bu Kürtler yapsın”cılığı içinde, PKK’ya mı yatacak? Demokratlıklarını biraz olsun hatırlayarak, barış “AKP’yi rahatlatacak” da olsa savaşa karşı barışa, silâha karşı politikaya, PKK’ya karşı HDP’ye mi sahip çıkacak?
Hiçbir şey, ama hiçbir şey, bir insanın, bir gencin, ister gerilla olsun ister asker, böyle bir savaşta öldürülmesinden daha önemli olamaz. Ateşkesin ilanı hükümetin güçsüzlüğüne değil tam tersine gücüne; kamuoyunun, geniş halk kesimlerinin barış isteğine saygı duyduğuna işaret eder.
Medyadan izlediğimiz AKP intelijensiyasının, sonuçlar üzerine tatmin edici analitik-eleştirel bir tartışma yürüttüğünü pek söyleyemeyiz. Cesur düşünen, yazan, konuşan aydınlar oldu. Fakat “iktidar yorgunluğu” gibi boş gösteren cümlelerle içe bakmayı geçiştirip, muhalefetle polemiği sürdürmeyi önemseyen savunmacı tutum sahaya hâkim oldu.
Hiçbir savaş sonsuza kadar sürmez, süremez. Savaş kurmayları istese bile, çoğunlukla savaşanlar -- ki onlar “sıradan” insanlardır -- bitirir savaşları.