11 Mayıs 2013 günü Reyhanlı'nın en merkezi noktalarında üç dakika arayla patlayan iki bomba yüklü araç 55 insanı aramızdan aldı. Katliamın üzerinden iki yıl geçti. Dezenformasyonlarla katiller ve ihmali olanlar saklanmaya çalışıldı. İki yıl sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu tamamladı. Ve ortaya karanlık bir ilişkiler ağı çıktı.
Kabine açıklandığı zaman (haklı olarak) neden sadece bir kadın bakan var diyen birçok kişi, 48 saat içinde tek olan kadın bakanı linç etmeye girişti. Başörtüsü üzerinden ırkçı yorumlar yapıldı, özel hayatı üzerinden belaltı vuruldu, söylediğinden emin olunmayan ve açıkçası gerçekten söyleyip söylemediği umursanmayan bir söz yüzünden alay konusu oldu.
Bu nasıl bir “özyönetim”dir ki şehir ve kasabalarımızın savaş alanlarına dönmesine yol açıyor? Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı için de bir kasabanın orta yerine hendek kazıp “özyönetim” ilan etmek mi gerekiyor? Acaba Seçim Hükümetinin AB’den Sorumlu HDP’li Bakanı bu konuda ne düşünmektedir?