Yıllar önce, gıda yardım paketlerinin nelerden oluşacağına kimler nasıl karar veriyor diye merak etmiş, yardım kuruluşlarından birinin başkanına bu içeriğin yerel ve gerçek gıda maddelerinden oluşturulması konusunda bir düşünceleri olup olmadığını sormuştum. Garip bir soru sormuşum gibi istihzalı bir biçimde “insanların karnını doyurmaya çalışıyoruz” diye cevap vermişti.
Bu saatten sonra tüm dershaneler sizin olsa ne olur? “Değirmen gitmiş şakşağını arıyor” derler, yıkıntıların içinden üç beş parçayı kurtarsanız ne olur? Siz bu ülkenin yükselen gücüydünüz. Çevre’den, alt ve orta sınıflardan gelen en dinamik gruptunuz. Onu kaybettiniz.
Çipras, şakağına “Grexit” silahını dayamış olan kreditörlerin karşısına oturduğunda elini güçlendiren yüzde 61 çoğunluk değil, yapısal reformları hangi vadeyle nasıl yapacağına ilişkin verdiği sözler oldu.
Artık iyice bölgesel ve evrensel bir sorun haline dönüşmüş bulunan Kürt sorununun, makul bir zeminde çözüme doğru ilerleyebilmesi açısından; iki büyük partinin koalisyonu, ihtiyaca cevap verecek bir ihtimal olarak görünüyor.
Birleşmiş Milletlerin bu acziyetinin kaynağındaki problem nedir? Somuk'a göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin adaletsiz yapısı: “Dünyanın kaderini işte bu beş ülkenin temsilcilerinin dudakları arasından çıkan bir evet ya da hayır sözü belirliyor.