Yazarlar

Erdal İnönü Sivas Katliamı için ne demişti?

Erdal Bey’e “Peki siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormuştum. “Ben de benzer şekilde yorumladım” demişti. Devlet içinde bir güç; İslamcıları, Alevilerin üzerine sürerek ve bir Alevi- Sünni çatışma ortamı yaratarak, otoriter bir rejim inşa etmenin fırsatını bulmaya çalışmıştı. Amaçlarına bir ölçüde ulaştılar denilebilir. Aleviler’e, azınlık olmanın tehlikeleri bu katliamla bir kez daha hatırlatılmış, uslu durmaları ve düzene boyun eğmeleri bir kez daha “istenmiş”ti.

Bir karikatür, sivil kapasite ve dinin içine dolan devlet

Dine ilişkin herhangi bir kamusal infial esnasında hemen devleti yardımına çağırmak, artık bir alışkanlık haline geldi. Ancak ayırdında olunmayan şu ki Müslümanlar devleti her muhtaç kaldıklarında yanlarında bulmalarının ve büsbütün devlete yaslanmanın bedelini kendi sivil kapasitelerini kaybetmek yoluyla ödedikleri gibi iman edilen, saflığı ve doğruluğu buyuran din, din olma vasfını yitiriyor.

Berlin’de Sol partiler vatandaşlık mı dağıtıyor?

Berlin Belediye Başkanlığı, iktidardaki merkez sağcı partiden Kai Wegner’de olsa da sol partiler de Berlin Eyalet Parlamentosu’nda çok güçlüler. Sol partilerin yeni seçmenler kazanmak için gelişigüzel şekilde vatandaşlık dağıttıkları öne sürülüyor. Gelecekte bu vatandaşlıkların iptal edileceğini iddia eden bazı Almanlar da var.

Ortak acıdan ortak sorumluluğa: Madımak Katliamının düşündürdükleri

Sivas'ta tanık olduğumuz linç kültürü, köklerini derin bir korku ve önyargı ikliminden alıyor. Toplumun bir kesimi sistematik olarak 'öteki' diye kodlandığında ve bir güvensizlik iklimi yaratıldığında, adalet ve merhamet gibi temel değerler belirli bir kimliğin sınırlarına ve dayanışmasına hapsedilir ve 'öteki' ile eşitsiz ilişki zamanla hınca ve nefrete dönüşebilir. Bu yabancılaşmayı aşmanın yolu, farklılıkları bir ‘öteki’ ve tehdit değil, toplumsal bir zenginlik olarak gören çoğulcu bir toplumsal düzen anlayışını hayata geçirmekten geçer. Bu, her bir bireyin "birinci sınıf vatandaş" olarak görüldüğü, kimliğinin, inancının veya düşüncesinin aşağılanmadığı, hor görülmediği bir düzeni tesis etmeyi gerektirir.
- Advertisement -

Beyoğlu’nun günahı ne?

Ben kırk yıla yakın bir süredir bu bölgede yaşayanlardanım. Komşularım, dostlarım, okurlarım var buralarda. Nedense yönetimler bu bölgeye kuşkulu gözlerle bakar. Son yıllarda, gösterileri engellemek gerekçesiyle yüzlerce, belki binlerce polis hazır bekliyor. Beyoğlu’na çıkan bütün sokaklarda demir barikatlar kurulu. Diyelim ki Beyoğlu’nda oturan bir vatandaşsınız, sadece bir kahve içip evinize dönmek istiyorsunuz; o durumda bile kapsamlı kimlik kontrollerinden geçmek zorunda kalabiliyorsunuz.

En Son Çıkanlar