Yılsonu itibariyle geleneksel gündemimiz olan 31 Aralık tartışmaları başladı. Kutlama yapan veya yapmayan herkesin bugünün ne olduğuna dair çeşitli iddiaları var ve maalesef çoğu yanlış. Kutlayanın ne kutladığı konusunda kafası karışıkken, karşı olan da tam olarak neye karşı olduğunu anlamış değil.
Yusuf Küpeli’nin 77 yaşında İsveç’te öldüğünü haber alınca, arşivimdeki bu fotoğrafa baktım ve artık bir tarih olan 68 kuşağının önde gelen isimlerinden birinin daha eksildiğini idrak ettim. Yusuf, Harp Okulu öğrencisiyken, arka arkaya 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 darbe girişimlerine katıldığı gerekçesiyle suçlanmış ve yargılanmıştı.
Ne için? Sırf negativizmden değil. Hayır demiş olmak için değil. İslamofobiden değil. “Tek yol devrim”cilikten de değil. Tersine. İktidardan vazgeçebilmek için. “Ama işte o Hayır / (…) sonraki bütün hayatını aşağı çeker.”
Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi’nin “Dindar Seçmenler” başlıklı araştırmasında, bu seçmenlerin muhalefeti ve özellikle de CHP’yi nasıl algıladıkları hakkında çok değerli tespitler var. Dindarlar CHP’nin “icracı” bir parti olmadığını, CHP iktidarında dini kazanımlarını kaybedeceğini düşünüyor. Dindar seçmenlerin gözünde “geçmişin kamburu” hâlâ canlı.
Önümüzde bir ‘ev ödevi’ var: İktidarın zihnini deşifre etmek, bu ekonomik ‘modelin’ siyasi/ideolojik açıdan neye hizmet ettiğini anlamaya çalışmak. Bu ise kendi rasyonalitemizi temel alarak yapılamaz… Çünkü iktidarın rasyonalitesi farklı ve sonraki hamleler ancak söz konusu rasyonaliteyi anlayabilirsek engellenebilir.